Bir zamanlar buzullarla kaplı bir diyarda Kuki adında sevimli bir kutup ayısı yaşardı. Beyaz tüyleri ve parlak siyah gözleriyle herkesi kendine hayran bırakırdı. Ancak kendi düşüncelerinden asla şaşmaz ve başkalarının fikirlerini dinlemekten kaçınırdı. Çevresindeki diğer hayvanlar onun bu tavrından rahatsızdı fakat Kuki bunu fark etmiyordu.
Her sabah uyanır, buzullar üzerinde kayar, balıkların peşinden yüzerdi. Hayatından memnundu ama etrafındaki dostları onunla eskisi kadar vakit geçirmek istemiyordu. Bir sabah en yakın arkadaşı olan fok Fiko ona cesaretle bir şey söylemeye karar verdi.
“Kuki,” dedi Fiko, çekinerek, “Sana bir şey söylemek istiyorum ama umarım bana kızmazsın.”
Kuki biraz şaşırmıştı. “Tabii ki Fiko. Söyle bakalım, neymiş bu önemli konu?”
“Bazen başkaların fikirlerini dinlemek istemiyorsun. Bu da bazı dostlarını kırıyor. Mesela geçen hafta buzdan evini yaparken sana yardımcı olmaya çalıştım ama beni dinlemedin.”
Kuki’nin kaşları çatıldı. “Ama benim fikirlerim her zaman işe yarıyor! Senin yardımına ihtiyacım yoktu.”
Fiko derin bir nefes aldı. “Belki öyledir ama bazen başkaların fikirleri de faydalı olabilir. Dinlemeyi deneyebilirsin.”
Kuki bu sözü düşünmeden reddetti. Fiko biraz üzülerek oradan uzaklaştı.
Kuki Fiko’nun sözlerini unutmaya çalışırken küçük bir kar fırtınası çıktı. Hemen yakınlarında bulunan buzdan bir mağaraya sığındı. Orada yaşlı ve bilge bir baykuş olan Luna ile karşılaştı.
“Merhaba genç ayı,” dedi Luna. “Bu fırtınadan korunmak için buraya mı geldin?”
“Evet” dedi Kuki. “Ama bir an önce dinmesini bekliyorum. Evime dönmeliyim.”
Luna Kuki’yi dikkatle inceledi. “Biraz canın sıkkı gibi. Belki anlatmak istersin?”
Kuki Fiko’nun söylediklerini paylaştı. Luna gülümseyerek başını salladı. “Bilge bir dostun var. Fiko’nun sözleri senin için çok önemli olabilir. Eleştirilere açık olmak büyümek ve gelişmek için önemlidir.“
“Ama benim fikirlerim zaten doğru!” dedi Kuki, biraz inatçı bir sesle.
Luna kanatlarını gererek oturdu. “Hikayelerden hoşlanır mısın Kuki?”
Kuki merakla başını salladı.
“Bir zamanlar,” dedi Luna, “bu diyarda bir tilki yaşardı ve en hızlı kar tanelerini yakalayabileceğini iddia ederdi. Bir gün bir küçük sincap ona yaklaştı ve şöyle dedi: ‘Eğer kuyruğunu kullanırsan kar tanelerini daha kolay yakalayabilirsin.’ Tilki sincabın fikrini dikkate almadı ve tüm kar tanelerini yakalamakta zorlandı. Ancak bir başka gün sincabın önerisini denedi ve gerçekten daha başarılı oldu.”
Kuki bir an düşünmeye başladı. “Yani başkaların fikirlerini dinlemek gerçekten faydalı olabilir mi?” diye sordu.
Luna “Ancak denersen anlarsın.” dedi. “Şimdi bu fırtına dinecek. Ama sen eve dönerken bir karar vermelisin: Fiko’yu dinlemeye çalışacak mısın?”
Fırtına sona erdiğinde Kuki Luna’ya teşekkür ederek oradan ayrıldı. Eve dönünce Fiko’ya gidip onunla konuştu. “Fiko belki de haklısın. Bana önerilerde bulunmaya devam eder misin?”
Fiko’nun güzel bir gülümsemesi oldu. “Tabii ki Kuki! Dostlar birbirine yardımcı olmak içindir.”
O gün Kuki ve Fiko birlikte bir buzdan kule yaptı. Fiko’nun fikirleri, Kuki’nin yetenekleriyle birleşince ortaya harika bir eser çıktı. O günden sonra Kuki eleştirilere açık olmanın dostluklarını ve becerilerini geliştirdiğini fark etti. Artık sadece iyi bir avcı değil aynı zamanda iyi bir dosttu.
Ve onlar ermiş muradına, biz çıkarız kerevetine…
Öneri: Bu masala benzer masal okumak için Uyku Masalları ve Uzun Masallar sayfalarımızı inceleyebilirsiniz.