Bir varmış, bir yokmuş… Uzak denizlerin derinliklerinde, masmavi suların altında, inci taneleri kadar güzel bir deniz kızı yaşarmış. Adı Deniz‘miş. Deniz, uzun mavi saçları, parlak pulları ve ışıl ışıl gözleriyle okyanusun en güzel canlılarından biriymiş. Herkes onu çok sever ve onunla dost olmak istermiş.
Deniz her gün sabah güneşi denizin yüzeyine vurduğunda, arkadaşlarıyla birlikte oynar, yüzmenin ve denizin tadını çıkarırmış. Ama Deniz’in kalbinde hep bir merak varmış: “Acaba inci taneleri nereden gelir? Onları kim yapar?” diye kendi kendine merak edermiş.
Bir gün bu merakı onu büyük bir maceraya sürüklemiş. Yakın arkadaşı olan yaramaz balık Maviş‘e bu sırrı çözmek istediğini söylemiş. Maviş sürekli dalgaların peşinde koşan, oyun oynamayı çok seven bir balıkmış. Ancak Deniz’in bu isteği karşısında çok şaşırmış.
“Deniz, inci taneleri çok derinlerde bulunur. Oralarda büyük balıklar ve tehlikeli yaratıklar yaşar,” demiş Maviş, hafifçe titreyerek. Ama Deniz kararlıymış. “Maviş ben bu sırrı öğrenmeliyim. İnci tanelerini bulmak istiyorum.” demiş.
Bunun üzerine Deniz ve Maviş uzun bir yolculuğa çıkmışlar. Yolları boyunca parlak mercan adalarından geçmişler, rengarenk deniz canlılarının arasında yüzmüşler ve nihayet derin ve karanlık bir mağaraya ulaşmışlar. Burası inci tanelerinin doğduğu yer olarak bilinen İnci Mağarası‘ymış.
İnci Mağarası’nın girişinde yaşlı ve bilge bir kaplumbağa onları bekliyormuş. Kaplumbağa, Deniz’in niyetini anlamış ve ona yaklaşmış. “Deniz, inci tanelerini bulmak kolay değildir. Ama kalbinde iyilik ve paylaşma duygusu taşıyorsan sana yardım edebilirim,” demiş. Deniz’in gözleri parlamış, kalbi mutlulukla dolmuş. Kaplumbağa, Deniz’i mağaranın derinliklerine götürmüş. Maviş ise korkudan biraz geride kalmış ama arkadaşını asla yalnız bırakmak istememiş.
Mağaranın içinde parıldayan beyaz bir ışık görmüşler. Bu ışık denizlerin en nadir ve güzel incilerinin toplandığı yermiş. Kaplumbağa, Deniz’e bakmış ve şunları söylemiş: “Deniz, bu inciler çok değerlidir. Onları sadece iyilik yapmak için kullanmalısın. Her inci bir kalbi mutlu eder. Ama sadece en derinden gelen ve en saf niyetlerle toplanabilir.”
Deniz, kaplumbağanın sözlerini dinlemiş ve içindeki saf niyetle en güzel inciyi seçmiş. Seçtiği inci, sanki kalbinden bir parça gibi ışıldamış. İnciyi almış ve mağaradan çıkarak Maviş’in yanına gitmiş.
Artık dönüş yoluna çıkma vakti gelmiş. Deniz ve Maviş bu sefer daha dikkatli ve neşeli bir şekilde yüzmüşler. Deniz, incinin nasıl bu kadar güzel olduğunu anlamış. Çünkü inci, kalpten gelen iyilik ve sevgiyle şekillenen bir hazineymiş.
Evine döndüğünde bu güzel inciyi deniz altı krallığında zor durumda olan bir dostuna hediye etmiş. Dostunun yüzündeki mutluluğu görmek, Deniz’in kalbini daha da ısıtmış. Ve o günden sonra Deniz’in inci avı hikayesi tüm denizler boyunca anlatılmış. Herkes iyilik ve sevginin gücünü bir kez daha anlamış.
Deniz ise bu maceradan sonra inci avlamayı bir daha hiç düşünmemiş. Çünkü gerçek hazineyi bulmuş: Sevgi ve paylaşmanın gücünü.
Tavsiye: Masal izlemek için Masal Videoları sayfamıza göz atabilir veya YouTube Kanalımızı ziyaret edebilirsiniz.