Bir varmış, bir yokmuş. Uzaklarda, yemyeşil çayırlardan, kocaman ağaçlardan ve serin derelerden oluşan büyüleyici bir ormanda Kora adında küçük bir karınca yaşarmış. Diğer karıncalar gibi çalışkan ama biraz da hayalperestmiş. Her gün karınca yuvasının etrafında gezinip keşif yapmayı çok severmiş. Ancak Kora’nın ormanın en yüksek tepesine tırmanmak ve oradan tüm dünyayı görmek gibi bir hayali varmış.
Bir gün arkadaşlarıyla yiyecek toplamak için dışarı çıktıklarında, Kora onların önünde durmuş ve heyecanla bağırmış:
“Arkadaşlar, ben ormanın en yüksek tepesine tırmanmak istiyorum! Oradan bütün dünyayı görebileceğim!”
Diğer karıncalar biraz şaşırmış. Tepeler karıncalar için oldukça zorlu ve engebeli bir yol demekmiş. Kimi Kora’ya gülmüş kimi ise bu hayalin çok zor olduğunu söylemiş.
“Bırak bu hayalleri Kora!” demiş arkadaşlarından biri. “Biz karıncayız. Bizim işimiz yiyecek taşımak, tepelerle uğraşmak değil.”
Ama Kora kararlıymış. Tepeye tırmanmayı aklına koymuş bir kere! Ertesi sabah erkenden yola koyulmuş. Yanına sadece biraz yiyecek almış ve yola çıkmadan önce kendine söz vermiş:
“Ne olursa olsun yılmayacağım. Eğer yavaş gidersem yorulmadan bitirebilirim.”
Yola çıktığında ilk başlarda her şey kolaymış. Ormanın içindeki düz yollarda ilerlemiş, küçük taşların üzerinden atlayarak yol almış. Fakat yavaş yavaş tepeye tırmandıkça yollar daha da dikleşmiş, taşlar daha da büyük hale gelmiş. Küçük bacakları yorulmuş, sırtındaki yiyecek ağırlık yapmaya başlamış. Ama durmamış. İçinden, “Başarıya giden yolda çaba önemlidir!” diye geçirmiş ve devam etmiş.
Bir süre sonra yolu dikenlerle dolu bir patikaya çıkmış. Her adımda dikenler batıyormuş ama Kora pes etmemiş. Yavaş yavaş dikenli yollardan geçmeyi başarmış. Fakat bu kez karşısına bir derenin üstündeki kütük çıkmış. Kütük dengenin zor sağlanacağı kadar incecikmiş. Kora tereddütle durup düşünmüş ama sonra yine cesaretini toplayarak kütüğün üstüne çıkmış. Her adımında dengesini kaybetmemek için antenlerini ve ayaklarını yavaşça hareket ettirmiş. Sonunda derenin öteki tarafına geçmeyi başarmış. İçinde büyük bir mutlulukla, “Bu zorluğu da atlattım!” demiş kendi kendine.
Sonunda tepenin sonuna geldiğinde gökyüzünde güneş batmak üzereymiş. Yorulmuş ama kalbinde büyük bir sevinç varmış. Tepeden baktığında gördüğü manzara karşısında büyülenmiş! Ormanın her köşesini görebiliyormuş; dalların arasından süzülen gün ışıkları, kuşların cıvıltısı ve aşağıdaki yemyeşil çimenler… Tüm dünya ayağının altında gibiymiş. Kora o an çok mutlu olmuş ve şöyle demiş:
“İyi ki pes etmedim. Azmetmek en zor anlarda bile yılmadan devam etmekmiş. Şimdi buradayım ve başardım!”
Kora bu zorlu yolculukta öğrendiği dersi hiç unutmamış. Başarıya giden yolun sabır, azim ve çabayla dolu olduğunu anlamış. Eve döndüğünde arkadaşlarına bu hikayeyi anlatmış. Artık herkes onun hayaline ulaşmak için nasıl azimle çalıştığını biliyormuş ve Kora’nın azmi onlara da örnek olmuş.
Bundan böyle karınca yuvasındaki herkes hayallerine ulaşmak için Kora’nın cesaretini örnek almış. Çünkü anlamışlar ki başarıya ulaşmak için en önemli şey yılmadan çaba göstermektir.
Tavsiye: Bu masala benzer masal okumak için Uyku Masalları sayfamızı inceleyebilirsiniz. Masal izlemek için Masal Videoları sayfamıza göz atabilir veya YouTube Kanalımızı ziyaret edebilirsiniz.