Bir varmış, bir yokmuş… Uçsuz bucaksız yemyeşil tepelerin ortasında cıvıl cıvıl bir çiftlik varmış. Bu çiftlikte atlar, inekler, koyunlar, keçiler, kazlar ve daha niceleri yaşarmış. Bunların içinde bir tane de küçük ve narin bir tavuk varmış. Adı Şeker‘miş.
Tüyleri altın gibi parıldayan bu tavuk, ne yazık ki sol kanadı kırık olduğu için uçamıyormuş! Küçüklüğünde bir fırtınada yuvasından düştükten sonra kanadı kırılmış ve bir daha da eskisi gibi olmamış.
Diğer tavuklar bahçede hoplayıp zıplarken o sadece onların peşinden koşarmış. Uçamadığı için üzelse de hep neşeli ve yardımsevermiş. Ama bazı hayvanlar onun bu halini pek de hoş karşılamazmış.
— “Ah, zavallı Şeker! Uçamayan bir tavuk olur mu hiç?” diye gülermiş horoz Bay Kırmızı!
— “Kanatların olsa ne işe yarar? En ufak bir rüzgârda bile sendeleyip düşüyorsun!” diye başını sallarmış keçi Mızmız.
Ama Şeker üzülmezmiş. Çünkü onun en büyük hayali çiftlikteki herkese yardım etmek ve işe yaramakmış. “Benim kanatlarım olmasa da kalbim var, elimden geleni yaparım!” dermiş hep.
Ve bir gün, çiftlikte her şeyi değiştirecek bir olay yaşanmış…
Büyük Felaket ve Şeker’in Kararı

O yıl bahar çok güzel geçmiş, çiftlik yemyeşil olmuş ancak yaz geldiğinde büyük bir kuraklık başlamıştı. Çiftliğin yakınındaki dere kurumuş, göletin suları azalmıştı. Çiftlikteki hayvanlar susuzluk ve sıcaklıkla mücadele ediyordu.
Geceleri inekler susuzluktan uyuyamıyor, koyunlar halsiz düşüyordu. Ama en çok civcivler ve yavru hayvanlar zorlanıyordu.
Küçük kuzu Pamuk, dudakları kuruyarak inlemiş:
— “Anne, çok susadım. Hiç su kalmadı mı?”
Annesi üzgün bir şekilde başını sallamış.
Çiftlikteki hayvanlar bir araya gelip konuşmaya başlamışlar. Bir şeyler yapmaları gerekiyormuş ama ne yapacaklarını bilemiyorlarmış!
— “Şu kurumuş dereyi kazsak, belki su çıkar?” demiş keçi Mızmız.
— “Olmaz! Toprak taş gibi sertleşti!” diye bağırmış horoz Bay Kırmızı.
— “Şehre gidip su isteyelim!” diye devam etmiş at Kadife.
— “Ama kim gidecek? Yol uzun ve tehlikeli.” diye sormuş inek Sarı Kız.
Tam o sırada Şeker cesurca öne çıkmış:
— “Ben giderim!” demiş.
Herkes şaşkınlık içinde ona bakmış.
— “Sen mi? Küçücük tavuğun ne işi var o uzun yolda?” diye karşı çıkmış horoz Bay Kırmızı.
— “Şeker, yol tehlikeli olabilir. Yalnız gitme!” deiye uyarmış koyun Pofuduk.
Ama Şeker kararlıymış. Kanadı kırık olsa da kalbi cesaretle doluymuş! Ve o sabah sırtında küçük bir su kabı ve yanında en yakın dostu sincap Mercan ile yola çıkmış.
Tehlikeli Yolculuk

Ormanda ilerlerken büyük bir kütüğe oturmuş, uzun beyaz sakallı bir kaplumbağa görmüşler. Bu yaşlı kaplumbağanın adı Toprak imiş.
— “Nereye gidiyorsun küçük tavuk?” diye sormuş derin sesiyle.
Şeker olan biteni anlatmış. Kaplumbağa gözlerini kapatıp bir süre düşündükten sonra:
— “Eğer gerçekten yardım etmek istiyorsan Gizemli Kuyu’yu bulmalısın. O kuyu, kuraklığı bitirebilir.” demiş.
— “Ama o kuyunun nerede olduğunu bilmiyorum ki!” diye karşılık vermiş Şeker.
Toprak, pençesiyle doğuyu işaret ederek:
— “Ormanın en derin noktasında, dev bir meşe ağacının altında…” diye cevap vermiş.
Şeker ve Mercan hemen yola koyulmuşlar. Meşe ağacına vardıklarında kuyunun önünde gözleri altın gibi parlıyan bir baykuş duruyormuş.
— “Bu kuyu sihirlidir ama ondan su almak için bir şartım var!” demiş baykuş.
— “Ne şartı?” diye sormuş Şeker.
— “Eğer bu sudan almak istiyorsan kendi payından vazgeçmelisin. Bu su, sadece başkaları için fedakârlık yapanlara verilir.” diye cevap vermiş baykuş.
Şeker hiç düşünmeden atılmış ve:
— “Benim su içmem önemli değil! Yeter ki çiftlikteki hayvanlar kurtulsun!” demiş.
Baykuş kanatlarını açıp kuyunun içine üflemiş ve birdenbire su fışkırmaya başlamış! Şeker ve Mercan hemen kaplarını doldurmuş ve çiftliğe doğru koşmuşlar.
Gerçek Mucize

Çiftliğe vardıklarında hayvanlar perişan haldeymiş!
— “Su getirdim!” diye bağırmış Şeker.
Herkes heyecanla suyu içmiş be hem Şeker’e hem de Mercan’a teşekkür etmiş.
Ama ertesi sabah sanki bir mucize gerçeklemiş! Çiftliğin ortasındaki eski kuyu, Şeker’in getirdiği suyun sihriyle yeniden dolmaya başlamış!
— “Artık hiç susuz kalmayacağız!” diye sevinçle bağırmış koyun Pofuduk.
Çiftlikteki herkes Şeker’i alkışlamış!
— “Sen cesur ve iyi kalplisin!” demiş horoz Bay Kırmızı.
— “Küçük ama yüce bir kahramansın!” diye devam etmiş keçi Mızmız.
Ve o günden sonra Şeker, çiftliğin en değerli üyesi olmuş. Çünkü kanatları olmasa bile büyük bir kalbe sahipmiş!
Ve çiftlikte bir daha hiç susuzluk yaşanmamış.
Gökten 3 damla su düşmüş: Biri masalı okuyanlara, biri masalı dinleyenlere, biri de yardım etmeyi seven minik çocuklara… 💧💧💧
Öneri: Bu masala benzer masal okumak için Çocuk Masalları ve Hayvan Masalları sayfalarımızı inceleyebilirsiniz.