Geçmiş zamanlarında birince, uçsuz bucaksız yeşil bir çayırın tam ortasında, tüyleri gümüş gibi parlayan, uzun yelesi rüzgârda dans eden bir at yaşardı. Adı Gümüşyel‘di. Öyle hızlı koşardı ki bazen çayırdaki hayvanlar onun sadece bir rüzgâr esintisi olduğunu sanırdı. Güzeldi ve güçlü bir attı. Herkes ona hayranlıkla bakardı. Ancak sadece kendini över, başkalarının yaptıklarını hiç takdir etmezdi.
Her sabah, çayırın en yüksek tepesine çıkar, gökyüzüne doğru şahlanır ve “Ben Gümüşyel’im! En hızlı, en güçlü ve en muhteşem atım! Siz de bana hayran olmalısınız!” diye seslenirdi. Her ne kadar çayırdaki hayvanlar onu sevse de bazen bu kendini beğenmiş tavırları yüzünden biraz üzülürlerdi.
Karıncanın Hikayesi

Bir sabah Gümüşyel yine yüksek tepeye çıkmış, uzun yelesini savurup kendini övmeye başlamıştı. Fakat aşağıda birileri onunla konuşmaya çalışıyordu. Bu minicik ama çalışkan bir karıncaydı. Sırtında kocaman bir buğday tanesi taşıyordu. Gümüşyel’in yanına geldi ve “Gümüşyel, bak! Koca bir buğday tanesini yuvarlayarak yuvama taşıyorum. Ne kadar güçlü olduğumu görüyor musun?” dedi gururla.
Ama Gümüşyel gülerek, “Ha! Sen mi güçlüsün? Ben bir nefeste çayırın bir ucundan diğerine koşarım. Küçücük bir karınca mı bana gücünü gösterecek?” dedi ve başını çevirdi.
Karınca iç çekerek uzaklaştı. Oysa ki bir karıncanın o kadar büyük bir yük taşıması gerçekten takdire değer bir şeydi…
Baykuşun Bilgeliği

Akşam olduğunda Gümüşyel büyük bir ağacın gölgesinde dinleniyordu. Ağacın tepesinde ise yaşlı bir baykuş oturuyordu. Çayırın en bilge hayvanıydı.
“Gümüşyel,” dedi baykuş, “Bugün karınca senden takdir bekledi ama sen ona gülüp geçtin. Onun emeğini görmek istemedin mi?”
Gümüşyel hafifçe kaşlarını çattı. “Ama ben gerçekten ondan daha güçlüyüm! Neden onu takdir edeyim ki?” dedi.
Baykuş kanatlarını hafifçe çırpıp iç çekti. “Peki o zaman bir gece yolculuğuna çıkmaya ne dersin? Sana çayırın gizli kahramanlarını göstereyim.” diye karşılık verdi.
Gümüşyel başta isteksizdi ama merakı ağır bastı. “Peki! Ama ben en güçlü olduğumu yine de biliyorum!” diyerek baykuşun peşine takıldı.
Sihirli Kuyruklu Yıldız
Baykuş, Gümüşyel’i çayırın en derin köşelerine götürdü. Orada geceleri ışık saçan ateş böceklerini gördüler.
“Biz geceleri yolları aydınlatırız. Bizi gören hayvanlar yolunu kaybetmez.” dedi minik bir ateş böceği.
Gümüşyel başını eğip “Bu küçük böcekler bile ne kadar önemli…” diye düşündü.
Sonra baykuş onu bir su birikintisinin yanına götürdü. Orada su samurlarının taşlarla oyun oynayarak balık yakaladığını gördü.
“Biz çayırın sularını temiz tutarız.” dediler.
Gümüşyel yine şaşırdı. Onların çayır için ne kadar önemli olduğunu fark etti.
Ama asıl büyülü an gökyüzünde kuyruklu bir yıldızın belirmesiyle oldu. Yıldız parlak bir ışıkla çayırın üzerine bir toz serpmişti. Baykuş gülümsedi:
“Bu yıldız sadece başkalarını takdir edenlerin dileklerini gerçekleştirir.” dedi.
Gümüşyel gözlerini kocaman açtı. “Ben hiç kimseyi takdir etmedim! O zaman dilek dileyemem mi?” diye sordu.
Baykuş gülümseyerek “Her şeyin bir başlangıcı vardır.” dedi.
Gümüşyel’in Değişimi

Ertesi gün Gümüşyel güne farklı uyandı. Çayırın hayvanlarını tek tek ziyaret etti. Karıncaya gitti ve ona hayranlıkla baktı:
“Sen gerçekten güçlüsün! O küçücük vücudunla koca bir buğday tanesini taşıyorsun. Ben bunu yapamazdım!” dedi.
Karınca bir an için şaşırdı ama sonra yüzünde bir gülümseme belirdi. “Teşekkür ederim Gümüşyel! Senin gibi hızlı bir attan böyle bir söz duymak çok güzel!”
Gümüşyel, su samurlarına ve ateş böceklerine de teşekkür etti.
Ve o gece kuyruğunda parlayan ışık tozlarıyla kuyruklu yıldız tekrar geldi!
Bu kez Gümüşyel’in içinden bir dilek geçti: “Herkesin emeğini görebileceğim ve onları takdir edebileceğim bir kalbim olsun.”
Yıldız gökyüzünde ışıldadı ve Gümüşyel’in yelesine küçük bir ışık tozu bıraktı. O andan sonra her kim Gümüşyel’in yelesine dokunsa kendini özel ve değerli hissetmeye başladı.
Çayırda Yeni Bir Başlangıç

Gümüşyel artık sadece kendi gücüyle değil, başkalarının başarılarını da görmekle mutlu oluyordu. Çayırın en hızlı atı olarak kaldı ama artık çayırın en nazik ve en takdir eden atı da olmuştu. Ve ne zaman birisi kendini önemsiz hissetse Gümüşyel ona tatlı bir söz söyler ve yelesine dokundururdu.
Çünkü artık gerçek gücün sadece kendi başarılarını görmek değil, başkalarının emeklerini de takdir etmek olduğunu görmüştü.
Gökten üç yıldız tozu düştü: Biri bu masalı okuyanlara, biri masalı dinleyenlere, biri de arkadaşlarını önemseyen minik çocuklara…
Tavsiye: Bu masala benzer masal okumak için Eğitici Masallar ve Hayvan Masalları sayfalarımızı inceleyebilirsiniz.