Bir varmış, bir yokmuş… Uzaklarda, yeşil ağaçları ve masmavi gökyüzüyle huzur dolu bir ormanda Zazu adında küçük, sevimli bir zürafa yaşarmış. Zazu, uzun boynunu ormandaki en yüksek ağaçlara uzatabilir, en tatlı yaprakları yiyebilirmiş. Fakat Zazu’nun kalbinde hep bir şey eksikmiş. Çünkü Zazu, en iyisi olmak istiyormuş. Daha uzun, daha hızlı ve daha güçlü olmayı kafasına koymuş.
Zazu’nun en iyi arkadaşları Filto adında sakin bir fil ve Mino adında zeki bir maymunmuş. Birlikte ormanda oyunlar oynar, yarışlar yaparlarmış. Ancak Zazu, her yarışta birinci olmayı çok istermiş ve birinci olamadığında çok üzülürmüş. Filto’nun gücüyle ağır dalları kaldırıp onu geçmesi veya Mino’nun hızlı zıplayarak ağaca tırmanması Zazu’yu kıskandırırmış. Onlar eğlenirken Zazu hep daha iyi olmak için düşünürmüş. Artık sadece oyunlar değil, arkadaşlıklar bile ona yeterince ilginç gelmez olmuş.
Bir gün Zazu dev bir ağacın tepesinde taze yaprakların olduğu bir dal görmüş. “Eğer bu dala ilk ben ulaşır ve hepsini yersem ormandaki en başarılı zürafa olurum!” diye düşünmüş. Bu düşünceyle, arkadaşlarına meydan okumuş: “Hadi yarışalım! Kim bu dev ağacın tepesine en hızlı çıkarsa o kazanır!” demiş.
Mino ve Filto şaşırmış. Normalde yarışları çok ciddiye almazlar, sadece eğlenmek isterlermiş. Ama Zazu o kadar ısrar edince onlar da kabul etmişler. Yarış başlamış ve Zazu uzun boynunun avantajıyla hızla ağaç dallarına uzanmaya başlamış. Ancak Mino çevikliğiyle Zazu’yu geçip dalların arasından hızla tırmanıyormuş. Filto ise yavaş ama güçlü adımlarıyla ağacın gövdesine yaslanarak ilerliyormuş. Zazu hızla boynunu daha da yukarı uzatmış ve tüm gücüyle yarışa odaklanmış.
Ancak Zazu’nun boynu aniden bir dala sıkışmış. Ne kadar çırpınsa da çıkamıyormuş. Diğerleri durup Zazu’ya yardım etmek istemiş ama Zazu, “Hayır, hayır! Ben kazanacağım, beni bırakın!” diye inat etmiş. Hırslı olduğu için yardımı bile kabul etmiyormuş. Zazu çırpınırken dal kırılmış ve Zazu yere düşmüş. Neyse ki canı çok acımamış ama gururu incinmiş. Bu arada Filto ve Mino arkadaşları endişelendiği için yarışmayı bırakmış ve yanına gelmişler.
Zazu üzgün ve kafası karışık bir şekilde yere oturmuş. O sırada yaşlı ve bilge kaplumbağa Kato yanlarına gelmiş. “Neden bu kadar üzgünsün, Zazu?” diye sormuş.
Zazu derin bir nefes alarak olanları anlatmış. Kato sabırla dinlemiş ve ardından yavaşça konuşmuş: “Hırslı olmak bazen güzeldir, seni motive eder. Ama aşırı hırs, dostlarından uzaklaşmana, seni tehlikeye girmene neden olabilir. Bazen en iyisi olmak o kadar da önemli değildir. Asıl önemli olan dostlarınla birlikte mutlu olmayı öğrenmektir.”
Zazu, Kato’nun sözleri üzerine düşünmüş. Gerçekten de sadece kazanmayı düşündüğü için arkadaşlarının eğlencesini ve dostluklarını kaçırdığını fark etmiş. Onlara dönüp üzgün bir sesle “Özür dilerim arkadaşlar. Sadece kazanmayı düşünerek sizi ve kendimi zor durumda bıraktım.” demiş.
Mino ve Filto, Zazu’yu affetmiş. Onlar için önemli olan birlikte zaman geçirmekmiş. O günden sonra Zazu en yüksek dallardaki yapraklar yerine dostluğun daha değerli olduğunu anlamış. Artık oyunlar oynarken sadece kazanmayı değil birlikte gülmeyi, paylaşmayı ve eğlenmeyi öğrenmiş.
Birlikte zaman geçirmenin ve dostça paylaşmanın uzun boyunlarla uzanılan dallardan daha önemli olduğunu anlamış olan Zazu, artık her yarışta birinci olmasa da kalbinde hep birinciymiş. Çünkü gerçek başarı dostlarının kalbinde kazandığı sevgiymiş.
Tavsiye: Bu masala benzer masal okumak için Çocuk Masalları Oku bölümüne, sesli masal dinlemek için Çocuk Masalları Dinle sayfamızı inceleyebilirsiniz.