Bir zamanlar yemyeşil bir ormanın kıyısında, küçük bir köyde yaşayan neşeli bir serçe vardı. Adı Mira‘ydı. Hep hayal kurar ve diğer serçeler gibi yemek aramak ve yuvasını düzeltmekle zaman geçirmezdi. Gökyüzüne bakar ve bulutların arasında saklanan hikayeleri düşlerdi. “Ya bulutların üstünde bir krallık varsa? Ya gökyüzü gece olunca yıldızların partisine ev sahipliği yapıyorsa?” diye düşünürdü.
Mira’nın bu alışkanlığı diğer serçeler arasında biraz garip karşılanırdı. Komşu serçe** Kara**, “Mir, hayal kurarak karnını doyuramazsın. Bir gün aç kalacaksın!” diye uyarırdı. Ancak Mira “Hayal kurmak kalbimi doyuruyor, Kara!” diye gülümserdi.
Hayallerin Peşinde
Bir gün Mira köyün yakınındaki nehir kenarına gitti. Gümüş gibi parlayan suyun üzerinde dans eden ışıkları izlerken büyük bir balık sudan sıçradı ve Mira’ya dönüp konuşmaya başladı:
“Merhaba küçük serçe! Neden burada tek başına oturuyorsun?”
Mira şaşkındı ama konuşan bir balık görmenin heyecanı şaşkınlığını bastırdı. “Merhaba! Ben sadece hayal kuruyorum. Peki ya sen nasıl konuşuyorsun?” diye sordu.
Balık gülümsedi. “Ben bir dilek balığıyım. Her yıl bir hayalperestle karşılaşırım ve onun hayalini gerçekleştirmesine yardım ederim. Sen hayal kurmayı seviyorsun, değil mi?”
Mira’nın gözleri parladı. “Evet! Ama bir hayalimi seçmek çok zor. O kadar çok hayalim var ki!”
Balık biraz düşündü ve sonra bir teklif yaptı. “Hayallerini gerçekleştirebilmek için önce onların peşinden gitmelisin. Sana bir görev vereceğim. Eğer başarabilirsen en büyük hayalini gerçekleştireceğim.”
Görev: Yıldız Tozu Toplamak
Balık, Mira’ya gökyüzündeki en parlak yıldızlardan toz toplaması gerektiğini söyledi. Bu yıldız tozları hayallerin gerçekleşmesi için gerekliydi. Ancak yıldızlara ulaşmak kolay olmayacaktı. Mira cesaretle kabul etti.
Önce yaşlı baykuş Bilge‘ye gitti. “Bilge, yıldızlara nasıl ulaşabilirim?” diye sordu. Bilge baykuş ona bir tüy verdi. “Bu tüyü hayal ettiğin her yere uçmak için kullanabilirsin. Ama unutma, yolculuk boyunca cesur ve sabırlı olmalısın.”
Mira, Bilge’nin verdiği tüyle gökyüzüne yükselmeye başladı. Önce bulutların arasından geçti. Bir süre sonra bir grup martı ile karşılaştı. Martılar “Neden bu kadar yukarıya çıkıyorsun küçük serçe? Biz bile bu kadar yüksekte uçmuyoruz.” dediler.
Mira gülümseyerek “Hayallerimin peşindeyim!” dedi ve yoluna devam etti.
Bulut Krallığı ve Fırtına Canavarı
Yolculuğu sırasında bulutların arasında saklanmış bir krallık buldu. Bu krallıkta bulutlardan yapılmış evler ve gökkuşağından köprüler vardı. Bulut Kral, Mira’yı görünce onu selamladı. “Hayalci serçe seni burada görmek ne güzel! Ancak dikkat et ileride bir Fırtına Canavarı var. Onu aşmadan yıldızlara ulaşamazsın.”
Mira korksa da kararlıydı. Fırtına Canavarı‘nın bulunduğu yere ulaştığında onun korkutucu bir rüzgar gibi estiğini gördü. Ancak Mira ona cesurca hayallerini anlattı. “Ben sadece yıldızlara ulaşmak istiyorum. Eğer bana yardım edersen ben de seni arkadaşın olabilirim.”
Fırtına Canavarı bir an duraksadı ve ilk kez biri ona arkadaşlık teklif etmiş olduğu için duygulandı. Mira’ya yol verdi ve yıldızlara ulaşmasını sağladı.
Hayallerin Gerçekleşmesi
Mira sonunda yıldızlara ulaştı ve yıldız tozlarını topladı. Yere geri döndüğünde dilek balığı onu karşıladı. “Görevi başarıyla tamamladın Mira. Şimdi en büyük hayalini söyle!”
Mira biraz düşündü ve sonra gülümsedi. “Benim hayalim diğer serçelere de hayal kurmanın önemini göstermek. Onların sadece yiyecek aramakla yetinmemesini, kalplerini de doyurmasını istiyorum.”
Dilek balığı bu dileği gerçekleştirdi. Mira köyüne döndüğünde diğer serçelere hayal kurmanın ne kadar değerli olduğunu anlatan hikayeler paylaşmaya başladı. Zamanla köydeki tüm serçeler hayal kurmanın sadece eğlenceli değil aynı zamanda bir yolculuk olduğunu fark ettiler.
Ve böylece Mira hayal kurmanın önemini tüm köyde yaymayı başardı.
Tavsiye: Bu masala benzer masal okumak için Uyku Masalları sayfamızı inceleyebilirsiniz. Eğer en güzel masalları sesli ve animasyonlu olarak izlemek istiyorsanız YouTube Kanalımızı ziyaret edebilirsiniz.