Masal Oku
Ormanın derinliklerinde her sabah gülümseyerek uyanan bir ayıcık yaşardı. Bu sevimli ayıcığın adı Balpeteği‘ydi. Balpeteği, güneşin ilk ışıklarıyla birlikte gözlerini açar ve yüzünde kocaman bir gülümseme belirirdi. Ne olursa olsun hep mutluydu ve çevresine neşe saçardı. Onun bu gülümsemesi ormandaki tüm hayvanların da gününü aydınlatırdı.
Bir sabah Balpeteği yine neşeyle uyandı. Ancak bugün farklı bir şey hissetti. Gülümsemesi yerinde duruyordu ama içinde garip bir boşluk vardı. Yatağından kalktı, penceresinden dışarı baktı ve doğanın güzelliğini seyretti. Ama ne kadar güzel olsa da içindeki boşluk kaybolmuyordu. “Neyim eksik acaba?” diye düşündü Balpeteği. Belki de bir şey arıyordu ama ne olduğunu bilmiyordu.
Balpeteği o gün ormanda gezintiye çıkmaya karar verdi. Belki de eksik olan şeyi bulabilirdi. Ormanda dolaşırken arkadaşlarıyla karşılaştı. İlk olarak Tavşan Mino‘yu gördü. Mino her zamanki gibi oyun oynamak için can atıyordu. “Balpeteği! Hadi saklambaç oynayalım!” diye seslendi. Ama Balpeteği bugün saklambaç oynamak istemiyordu. “Üzgünüm Mino, bugün sadece yürümek istiyorum,” dedi. Mino şaşırdı ama Balpeteği’nin yüzündeki gülümsemeyi görünce, “Peki,” dedi ve oyununa geri döndü.
Balpeteği yürümeye devam etti. Ormanın derinliklerine doğru ilerledikçe ağaçlar daha da sıklaştı, gölgeler uzadı. Bu kez Sincap Lili ile karşılaştı. Lili her zamanki gibi ağaç dallarından ceviz topluyordu. “Balpeteği! Hadi bana yardım et, birlikte ceviz toplayalım!” diye seslendi. Ancak Balpeteği ceviz toplamak için de istekli değildi. “Teşekkür ederim Lili, ama bugün sadece yürümek istiyorum,” dedi. Lili, Balpeteği’nin yüzündeki gülümsemeye bakarak, “Peki,” dedi ve işine devam etti.
Balpeteği ormanda yürümeye devam ederken birdenbire karşısına eski bir kulübe çıktı. Bu kulübe ormanın en derin, en gizli köşelerinden birinde, uzun zamandır terkedilmiş bir halde duruyordu. Kapısı aralıktı ve içeriden hafif bir ışık sızıyordu. Merakla kapıya yaklaştı. Kalbi hızla çarpmaya başladı. Kulübenin içinde ne olabilirdi?
Yavaşça kapıyı itti ve içeriye adım attı. İçeride duvarlarda eski haritalar, raflarda tozlu kitaplar ve ortada eski bir masa vardı. Masanın üzerinde altın bir kutu duruyordu. Kutunun üzerinde eski harflerle yazılmış bir yazı vardı: “Gerçek mutluluğun anahtarı.” Balpeteği’nin içindeki boşluk birdenbire büyüdü. “Belki de bu kutuda aradığım şey var!” diye düşündü.
Kutuyu yavaşça açtı. İçinde parıldayan bir ayna vardı. Aynayı eline aldı ve kendisine baktı. Ama aynada gördüğü şey sadece kendisi değildi. Aynada bugüne kadar yaptığı tüm iyilikleri, arkadaşlarına verdiği mutlulukları, yardımseverliği, gülümsemesiyle aydınlattığı yüzleri gördü. O an anladı ki gerçek mutluluk dışarıda aranan bir şey değil, insanın içinde yarattığı bir şeydi.
Aynayı yerine koydu, derin bir nefes aldı ve gülümseyerek kulübeden çıktı. İçindeki boşluk kaybolmuştu. Çünkü artık biliyordu ki mutluluk zaten onun içinde, gülümsemesinin ardındaydı. Ve o günden sonra Balpeteği’nin gülümsemesi sadece yüzünde değil, kalbinde de parlamaya başladı.
Ormandaki tüm hayvanlar Balpeteği’nin bu sırrını öğrendi ve artık herkes mutluluğu kendi içinde araması gerektiğini anladı. Gülümseyen Ayıcık ormanda her zamanki gibi yürüyüşlerine devam etti ama artık her adımında daha da mutlu hissediyordu. Çünkü mutluluğun sırrı insanın içinde saklıydı ve Balpeteği bunu herkesten önce keşfetmişti.
Tavsiye: Masal izlemek için Masal Videoları sayfamıza göz atabilir veya YouTube Kanalımızı ziyaret edebilirsiniz.