Bir zamanlar buz gibi dalgaların dans ettiği, ışıl ışıl parlayan engin bir denizin ortasında minik bir fok yaşardı. Bu sevimli fokun adı Fırt idi. Neden mi Fırt? Çünkü o kadar sabırsız ve heyecanlıydı ki bir şey görür görmez hemen üstüne atılır, suyun içinde fırtına gibi dönerdi.
Tüyleri gümüş renginde ve gözleri denizin derin maviliği kadar büyüktü. Neşesi hiç eksik olmazdı ama ne yazık ki kendini kontrol edemezdi. Heyecanlandığında düşünmeden hareket eder, bazen başını derde sokardı.
Denizin altında pembe mercanlar, parlak balık sürüleri ve dans eden denizanası sürüleri vardı. Fırt’ın en iyi arkadaşı Tontiş Kaplumbağa ise ondan tamamen farklıydı. Ağır ağır hareket eder, önce düşünür sonra karar verirdi. Bir de her şeyi bildiğini sanan, bilge Bıyıklı Ahtapot vardı. Fırt bazen ona danışır ama çoğu zaman dinlemeden harekete geçerdi.
Bir gün Fırt sabırsızlığının kendisini nasıl bir maceraya sürükleyeceğini bilmeden büyük bir karar aldı…
Büyük İncinin Peşinde

Efsaneye göre denizin en derin yerinde mavi ışık saçan bir inci olduğu söylenirdi. Ve kim bu inciyi bulursa denizin en hızlı yüzücüsü olabilirdi! Fırt bunu duyunca yerinde duramadı:
“Bu inci benim olmalı! En hızlı ben olmalıyım!” diye bağırarak hızla dalgaların altına daldı.
Ancak sabırsızlığı yüzünden Tontiş Kaplumbağa‘nın uyarılarını dinlemedi. Oysa Tontiş “Derin denizler tehlikelidir Fırt, önce bir plan yapmalısın!” demişti. Ama Fırt bunu duymazdan geldi ve hızla dalıp bir yosun mağarasına girdi. Tam inciyi gördüğünü sandığında büyük bir yengeç önüne çıktı!
“Hop, hop! Kendi kendine inci aramak mı? Önce beni yenmelisin!” dedi yengeç.
Fırt düşünmeden yengecin üzerine atıldı ama çıtırt! diye bir ses geldi. Yengeç pençelerini şaklattı ve Fırt’ın arkasında bir çamur bulutu oluştu! O kadar hızlı ve düşünmeden saldırmıştı ki etrafı göremez oldu. Ve inciyi bulamadan mağaradan çıktı.
Hızlı Balık ve Sabır Testi

İnciyi bulamayınca biraz üzülse de hızla başka bir şeyin peşine düştü: Gizemli Hızlı Balık! Bu balık o kadar hızlıydı ki kimse ona yetişemiyordu. Fırt onunla yarış yapıp kazanmak istedi.
“Seni yeneceğim!” diye bağırarak arkasından yüzmeye başladı. Ama ne kadar hızlı yüzerse yüzsün Hızlı Balık hep ondan bir adım öndeydi. Çünkü Fırt sabırsızca peşinden gidiyor hızını iyi kullanmıyordu. Tam pes edecekken Bıyıklı Ahtapot karşısına çıktı:
“Ah, genç Fırt! Sabırsız bir fırtına gibi esiyorsun ama rüzgar bile bazen dinlenir!”
Fırt kaşlarını çattı. “Ne demek istiyorsun?” dedi.
“Gerçek hız sabırla birleştiğinde kazanır. Aceleyle değil akıllıca hareket etmelisin.”
Fırt, Ahtapot’un sözlerini düşündü ve bu sefer yavaşlamaya karar verdi. Hızlı Balık’ın hareketlerini izledi, dalgalarla nasıl uyumlu yüzdüğünü fark etti. Sonra derin bir nefes aldı ve zamanını iyi kullanarak yüzmeye başladı. Sonunda Hızlı Balık’ın tam yanına kadar geldi!
Balık şaşkındı. “Beni nasıl yakaladın?” diye sordu
Fırt gülümsedi. “Sabırsız olmak yerine akıllıca hareket etmenin daha önemli olduğunu öğrendim.” diye cevap verdi.
Büyük İnci ve Sabır Sınavı

Fırt, Hızlı Balık’ı yakaladıktan sonra içinden bir ses hâlâ mavi ışık saçan inciyi araması gerektiğini söylüyordu. Ama bu kez acele etmeyecekti. Tontiş Kaplumbağa’ya gitti ve ona inciyi bulmak için yardım istedi.
“Tontiş, bu sefer sabırsız davranmayacağım. Bir plan yaparak inciyi bulmak istiyorum.”
Tontiş başını salladı. “İşte bu gerçek bir keşifçinin yapması gereken şey!” dedi.
“Önce inciyle ilgili bildiklerimizi toplayalım” dedi Fırt. “Bıyıklı Ahtapot’un bunu bildiğini düşünüyorum.”
İkisi birlikte mercana sarılmış eski batık bir geminin yanına yüzdü. Bıyıklı Ahtapot oradaydı ve kollarıyla deniz kabuklarını düzenliyordu. Fırt ona inciyi sorduğunda Ahtapot bir süre düşündü, sonra bir sır verir gibi fısıldadı:
“Mavi ışık saçan inci… Öyle kolay bulunmaz. Çünkü inciyi sadece onu hak eden bulabilir. Bunu başarmak için sabırlı olmalı, denizle uyum içinde hareket etmelisin.”
Fırt bu kez içinden “Hemen atılmak yok! Önce düşünmeliyim.” dedi.
Tontiş ve Fırt, Bıyıklı Ahtapot’un dediği gibi dalgalarla uyum içinde hareket etmeye çalıştı. Sakin ve dikkatli bir şekilde derin sulara ilerlediler. Eskiden olsaydı Fırt hemen hızla dalar ve kaybolurdu. Ama bu kez her adımını düşündü. Sonunda denizin en karanlık noktasına ulaştılar. Burada parlak mavi bir ışık hafifçe titreşiyordu.

İşte inci!
Fırt sevinçle ona ulaşmak için atılmak istedi ama kendini tuttu. Çünkü incinin çevresinin dev bir deniz yosunu ağıyla kaplıy olduğunu farletti. Eğer sabırsızca atılırsa yosunlara takılıp kalacaktı! Bu yüzden önce yosunların nasıl hareket ettiğini izledi. Dalgaların yönünü gördü. Tam yosunların açıldığı anda nazikçe süzülerek inciye ulaştı ve onu kavradı!
Elinde tuttuğu anda mavi ışık bir anda Fırt’ı sardı!
Tontiş gözlerini kırpıştırdı ve “Bu gerçekten bu harika! Sonunda başardın!” dedi.
Bıyıklı Ahtapot uzaklardan gülümsedi. “Bu inci sadece sabırlı ve akıllıca hareket edenlerin olur. Demek ki artık bir fırtına gibi esen sabırsız bir fok değil, denizin bilge bir kaşifisin!” dedi.
Fırt gülümsedi. Artık sabırsızlıkla atılmak yerine, önce düşünmenin ve plan yapmanın en güçlü silahı olduğunu biliyordu.
Ve o günden sonra inciyi hep yanında taşıdı. Ama ona güç veren inci değil sabırla öğrendiği ders oldu. ✨🌊
Tavsiye: Bu masala benzer masal okumak için 6 Yaş Masalları ve 7 Yaş Masalları sayfalarımızı inceleyebilirsiniz.