Bir zamanlar evrenin derinliklerinde, hiç kimsenin bilmediği, Aetheria isminde gizemli bir gezegen vardı. Bu gezegenin en büyük sırrı, zamanda ileri ve geri gidebilen, kendi döngüsünü sürekli yenileyen bir doğaya sahip olmasıydı. Ve bu gezegende, dünyada nesli tükenen Dodo kuşları hâlâ yaşıyordu. Ancak bu dodo kuşları sıradan değillerdi. Hepsi birer Zaman Bekçileriydi ve zamanın döngüsünü korumakla görevliydiler.
Baş kahramanımız Dodo Nova, gezegenin en genç Zaman Bekçisi’ydi. Rengarenk tüyleri ve parlak, mor kanatlarıyla diğer dodo kuşlarından farklılık gösteriyordu. Aetheria’daki dodo kuşları uçamıyordu ancak zamanı bükme yeteneğine sahiptiler. Nova ise, bu gücünü yeni yeni keşfetmeye başlamıştı.
Bir gün, Nova uykusundan uyanıp Aetheria’nın en kutsal yeri olan Zaman Çemberi’ne doğru yürürken bir şeylerin ters gittiğini hissetti. Zaman Çemberi, her zaman altın rengi ışıklarla parlayan bir daire şeklinde dönmeliydi, ama o sabah kırmızı ve koyu renklere bürünmüştü. Nova, “Bir şeyler ter gidiyor!” diye düşündü.
Zaman Çemberi, zamanı yönlendiren bir enerji merkeziydi. Eğer çember durursa, evrendeki tüm zaman dengesi bozulurdu. Nova, hemen yaşlı Zaman Bekçisi Orion’un yanına koştu. Orion, Aetheria’nın en bilgili ve en güçlü dodosuydu. “Orion, Zaman Çemberi neden kararıyor?” diye sordu Nova.
Orion ciddi bir ifadeyle Nova’ya baktı ve “Zamanın içinden bir varlık, çemberin enerjisini emiyor. Bu varlık, paralel bir evrenden geliyor. Eğer onu durduramazsak, sadece Aetheria değil, tüm evren yok olabilir.” dedi.
Nova dehşetle geri çekildi ve “Peki onu nasıl durdurabiliriz?” diye sordu.
Orion derin bir nefes alarak “Zamanın sınırlarını aşabilen sadece sen varsın Nova. Zaman Geçidi’ne girip bu paralel evrene geçmeli ve bu varlığı durdurmalısın.” diye cevap verdi.
Zaman Geçidi, Aetheria’nın en tehlikeli yeriydi. Dodo kuşlarını başka evrenlere taşıyabilir, ama geri dönmek her zaman mümkün olmayabilirdi. Ancak Nova hiç tereddüt etmedi ve gezegenini ve zamanı korumak için bu görevi kabul etti.
Nova geçide adımını attığında, bir anda etrafındaki her şey döndü ve gözlerini açtığında kendini farklı bir dünyada buldu. Burası Karanlık Zamanlar Dünyası’ydı. Burada gökyüzü gri renkteydi ve ağaçlar solmuştu. Saatler ise ters yönde ilerliyordu.
Nova etrafını dikkatle inceledi ve bir anda devasa bir şeyin yaklaşmakta olduğunu fark etti. Bu, Zaman Hırsızıydı. Geçmiş dönemlerde Aetheria’dan çaldığı zaman enerjisiyle besleniyordu.
Zaman Hırsızı boğuk bir sesle, “Demek buraya kadar geldin? Ancak zaman benim olacak ve evren sonsuza dek duracak!” dedi.
Nova, kanatlarını açarak Zaman Hırsızı’na doğru yürüdü. “Sana izin vermeyeceğim!” diye bağırdı. O an, Nova’nın zamanı kontrol edebilme gücü devreye girdi. Etrafındaki saatler yavaşladı, rüzgar durdu ve her şey donmuş gibi oldu. Nova, Zaman Hırsızı’na dokunarak onun zamanını geriye doğru çevirdi. Ancak Hırsız çok güçlüydü ve karşı saldırıya geçti.
İkili arasında büyük bir zaman savaşı başladı. Nova zamanı ileriye sararken, Zaman Hırsızı her şeyi geriye döndürmeye çalışıyordu. Savaş, zamanda ilerleyen ve gerileyen sonsuz bir döngüye girdi.
Tam her şeyin sonsuza dek sürmesi beklenirken, Nova’nın aklına bir fikir geldi. Zamanın döngüsünü tersine çevirip Zaman Hırsızı’nı doğduğu ana geri götürdü. Hırsız, bir anda güçsüzleşti ve evrenin dengesi yerine oturdu. Artık bir tehdit olmaktan çıkmıştı ve Nova, Zamanın Çemberi’ni kurtarmıştı.
Nova geri döndüğünde Aetheria yeniden altın rengine bürünmüş, zaman ise akmaya devam ediyordu. Bir Zaman Bekçisi olarak, Nova artık görevini daha iyi biliyordu: Zamanı ve evrenin dengesini korumak.
Unutmayın sevgili çocuklar, zaman, en değerli varlıktır ve doğru kullanıldığında büyük güçler barındırır.
Tavsiye: Eğer en güzel hikayeleri sesli ve animasyonlu olarak izlemek istiyorsanız YouTube Kanalımızı ziyaret edebilirsiniz.