Menüyü Kapat
  • Anasayfa
  • Tüm Masallar
  • En Çok Okunan Masallar
  • Uzun Masallar
  • Uyku Masalları
  • Masal İzle
  • Masal Dinle
  • Çocuk Masalları
  • Bebek Masalları
  • Klasik Masallar
  • Eğitici Masallar
  • Prenses Masalları
  • Peri Masalları
  • Hayvan Masalları
  • Kısa Masallar
  • Çok Uzun Masallar
  • Yaşa Göre Masallar
    • 2 Yaş Masalları
    • 3 Yaş Masalları
    • 4 Yaş Masalları
    • 5 Yaş Masalları
    • 6 Yaş Masalları
    • 7 Yaş Masalları
Youtube tiktok X (Twitter)
Youtube tiktok X (Twitter)
Nurtaç Abla MasallarıNurtaç Abla Masalları
  • Masal İzle
  • Masal Dinle
  • Uyku Masalları
  • Uzun Masallar
  • Tüm Masallar
Nurtaç Abla MasallarıNurtaç Abla Masalları
Anasayfa » Çocuk Masalları » Dev Kanatlı Kelebek Masalı

Dev Kanatlı Kelebek Masalı

Nurtaç AblaNurtaç Abla3 Haziran 2025 11 Dakika
Twitter Facebook WhatsApp Telgraf
Masal Oku - Dev Kanatlı Kelebek
Masal Oku - Dev Kanatlı Kelebek

Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, yemyeşil ağaçların göğe uzandığı, kuşların sabah ezgilerinin yankılandığı huzurlu bir orman varmış. Bu ormana herkes Renkorman dermiş. Çünkü bu ormanda açan çiçekler gökkuşağından bile daha renkliymiş; kimi altın sarısı, kimi gece mavisi, kimi de gül kurusu tonlarında ışıldarmış. Ağaçların dallarında şeker gibi meyveler sallanır, arılar bal yerine şarkı toplarmış. Her yaprakta, her taşta bir canlılık varmış.

Bu güzel ormanın bir de kahramanı varmış: Luna adında, görenin aklını başından alacak kadar güzel, devasa kanatlara sahip bir kelebek! Uçtuğu zaman kanatlarının rüzgârı çiçekleri nazlı nazlı sallandırır, yaprakların üzerindeki tozları silermiş. Renkleri ise anlatılacak gibi değilmiş. Maviyle mor arasında parlayan bir ton, kenarlarında altın sarısı şeritler… Her kanat çırpışında gökyüzü biraz daha renklenirmiş sanki.

Luna, Renkorman’ın koruyucusuymuş. Ormanda çıkan anlaşmazlıklarda ara bulur, kaybolan minik hayvanlara yol gösterir, kırılan dalları kanatlarıyla sarıp yeniden yeşertirmiş. Onu gören her canlı içini bir huzurun kapladığını hissedermiş.

Renkorman’da Bir Gün

Tosun Dede
Tosun Dede

Bir sabah taze çiy taneleriyle ıslanmış gül yaprakları üzerinde dinlenirken ormanın bilge kaplumbağası Tosun Dede, ağır ağır yanına gelmiş. Sırtında yosunlar, gözlerinde yılların bilgeliği varmış.

— “Günaydın, güzel kelebek,” demiş, gözlüklerini düzelterek. “Hava bu sabah bir tuhaf. İçimde garip bir sıkıntı var. Rüzgâr ters esiyor.”

Luna dikkatle etrafına bakmış. Gerçekten de ormanın üzerinde hafif bir uğultu dolaşıyormuş. Renkli kuşlar her zamanki gibi ötmüyor, çiçekler başlarını biraz daha eğik tutuyormuş.

— “Rüzgâr farklı kokuyor.” demiş Luna, antenlerini havaya kaldırarak. “Sanki uzaklardan gelen bir korkunun izi var!”

Tosun Dede derin bir iç çekmiş.

— Yüz elli yıl önce kuzey yamaçlarından gelen Rüzgâr Büyücüsü diye birinden bahsedilirdi. Fırtınaları parmaklarıyla oynatır, dalları dans ettirirdi. Ama kötü niyetliydi ve ormanı kendi karanlığına boğmak istiyordu. Yıllarca sustu. Şimdi yeniden uyanıyor olabilir!”

— “Eğer bu doğruysa ormanı yalnız bırakmam!” demiş Luna kararlılıkla. “Renkorman herkesin evi. Kimse onun huzurunu bozamaz!”

Tosun Dede başını sallamış.

— “Kanatların güçlü, Luna. Ama rüzgârla baş etmek zordur. Rüzgârı yenmek için kanattan fazlası gerekir. Sabır, bilgelik ve dostluk da lazım.”

Luna derin bir nefes almış.

— “Ben hazırım. Gerekirse bulutlarla konuşurum, fırtınaya göğüs gererim. Ama ormanımı korurum!”

Böylece Renkorman’ın kalbinde, sessizce bir mücadele başlamış. Dev kanatlı kelebek Luna yalnızca bir ormanı değil, tüm doğanın uyumunu korumak için büyük bir yolculuğa hazırlanmaya başlamış.

Rüzgârın İlk Vuruşu

Rüzgârın İlk Vuruşu
Rüzgârın İlk Vuruşu

Luna, Tosun Dede’nin yanından ayrıldıktan sonra ormanın her köşesini dolaşmış. Çimenler kanatlarının altında titreşmiş, çiçekler narin narin sallanmış, yapraklar fısıldaşır gibi hışırdamış. Fakat ne çiçekler eskisi gibi gülümsüyor ne de kuşlar sabah ezgilerini söylüyormuş. Gözyüzü soluklaşmış ve griye çalmış. Güneş utangaç bir çocuk gibi bulutların arkasına saklanmış.

Ormanın tam ortasında bulunan Gölgeçınar‘ın altında bir araya gelmişler. Sincap Tırnak, baykuş Mavi Göz, kirpi Boncuk, tilki Ardıç ve daha niceleri… Hepsinin gözlerinde aynı endişe varmış. Luna yere konarak konuşmuş:

— “Dostlarım, hepinizin tedirgin olduğunu biliyorum. Rüzgâr değişiyor, doğa huzurunu kaybediyor. Renkorman eskisi gibi değil artık.”

Sincap Tırnak kuyruğunu telaşla sallamış:

— “Dün sabah yuvamın önüne kurumuş yapraklar yığılmıştı. Oysa daha sonbahara çok var!”

Baykuş Mavi Göz kanatlarını açarak konuşmuş:

— “Gece rüzgârı tuhaftı. Uykumu kaçırdı.”

Kirpi Boncuk öne çıkarak hüzünle eklemiş:

— “Toprağın altında uğultular duydum. Sanki biri inliyor ya da fısıldıyor gibiydi.”

O sırada birden soğuk bir rüzgâr esmiş. Yapraklar havalanmış, çiçekler boyun eğmiş, ağaçlar gıcırdayarak birbirlerine yaslanmış ve herkes bir anda susmuş. Derken göğün derinliklerinden yankılanan kalın bir ses duyulmuş:

— “Luna…”

Ses o kadar büyüleyiciymiş ki herkes donup kalmış. Ama bu ses bir çeşit büyüymüş. Luna hiç kıpırdamamış. Gözlerini buluta dikmiş, kanatlarını açarak göğe bakmış.

— “Buradayım. Ormanımın başında, dostlarımın yanındayım. Kim olduğunu biliyorum rüzgârın efendisi! Ama burası senin toprağın değil!”

Büyücü Ortaya Çıkıyor

Masal Oku - Rüzgâr Büyücüsü
Masal Oku – Rüzgâr Büyücüsü

O anda gökyüzü bir kez daha uğuldamış ve bir anlığına bulutların içinden bir gölge belirmiş. Bu, Rüzgâr Büyücüsü‘ymüş. Gözlerini Luna’ya dikmiş ve alaycı bir kahkaha atmış.

— “Ormanın kokusunu özledim. Çiçeklerin açarken çıkardığı o sıcak sesleri, dalların dansını, toprağın uykusunu… Hepsini suskunluğa gömeceğim. Bu sefer beni kimse durduramayacak!”

Luna’nın kanatları hafifçe titrese de sesini sabit tutmuş:

— “Rüzgâr dans etmek içindir. Ağaçların yapraklarını okşamak, kuşların tüylerini serinletmek içindir. Senin getirdiğin rüzgâr korku kokuyor. Bu orman seni kabul etmez!”

Büyücü soğuk bir sesle konuşmuş:

— “O zaman beni durdurmayı dene. Ama unutma, rüzgâr önünde ne dağ dayanır, ne kelebek ne de başka bir şey!”

Bir anda güçlü bir fırtına kopmuş. Ağaçlar yana yatmış, çiçekler savrulmuş, hHayvanlar çığlık çığlığa kaçışmış. Luna ise kanatlarını açarak ormanın üstüne yükselmiş ve rüzgârın sertliği karşısında bir duvar gibi durmuş.

Fakat bu sadece bir uyarıymış. Büyücü arkasında fırtınayı bırakarak gözlerden kaybolmuş. Luna da yorgun bir şekilde yere inmiş.

— “Bu sadece başlangıçtı,” demiş kendi kendine. “Ama yılmayacağım. Rüzgârı tanıyorsam önce korku salar, sonra yalnız bırakır. Fakat biz bir aradaysak, o karanlık burada barınamaz.”

Hayvanlar teker teker geri dönmüş ve Luna’nın etrafında toplanmış. Gözlerinde minnet, kalplerinde umut varmış.

Bilge Meşe ve Sırlı Taş

Masal Oku - Bilge Meşe
Masal Oku – Bilge Meşe

Luna olan biteni düşünerek gecenin ilerleyen saatlerinde Gölgeçınar’ın dallarında konmuş. Düşüncelere dalmışken, birden aklına Tosun Dede’nin sabah söyledikleri gelmiş: “Rüzgârı yenmek için kanattan fazlası gerekir. Sabır, bilgelik ve dostluk da gerek.”

İşte o anda ormanın derinliklerinde yaşayan Bilge Meşe‘yi hatırlamış. Dallarının göğe değdiği, köklerinin yerin kalbine kadar indiği söylenen yaşlı bir ağaçmış bu. Rivayete göre doğanın sırlarını fısıldayan rüzgârlar onun dallarından geçerken bilgeliğe dönüşürmüş.

Ertesi sabah şafak sökerken yola koyulmuş. Göz alabildiğine uzanan çiçekli düzlükleri, sarmaşıkla örtülü patikaları, yosun tutmuş kayaları geçmiş. Nihayet yolun sonunda, kalın sislerin arasında uzanan kara gövdeli, kocaman bir ağaç belirmiş. Gökten yere doğru uzanıyor gibi duruyormuş. Yavaşça ağacın önüne konmuş. Saygıyla başını eğmiş ve yavaşça konuşmuş:

— “Ey ormanın bilgesi, Bilge Meşe. Sana ihtiyacım var. Rüzgâr Büyücüsü geri döndü. Orman tehlikede.”

Bir süre sessizlik olmuş. Ne bir dal kıpırdamış, ne bir kuş ötmüş. Fakat sonra toprağın derinliklerinden gelen yaşlı bir ses duyulmuş. Kalın, çatallı ama huzur veren bir sesmiş bu:

— “Luna, Renkorman’ın dev kelebek koruyucusu! Hoş geldin.”

Luna sesin geldiği yere dönerken içini hem bir sevinç hem de bir tedirginlik kaplamış.

— “Ne yapmalıyım Bilge Meşe? Onun rüzgârı her yere ulaşıyor. Ağaçlar eğiliyor, çiçekler susuyor. Gücüm yetmeyecek diye korkuyorum.”

Bilge Meşe’nin yaprakları hafifçe hışırdamış:

— “Rüzgârı durduramazsın Luna. Ama yönünü değiştirebilirsin. Gücün kanatlarında değil, kalbinde. Fakat bir sırra ulaşman gerek. Sırlı Taş‘ı bulmalısın.”

Luna merakla sormuş:

— “Sırlı Taş mı? O nedir? Nerede bulunur?”

— “O taş,” demiş Bilge Meşe, “doğanın hafızasıdır. Unutulan sesleri, kaybolan melodileri içinde saklar. O taşla konuşan, doğanın özüne dokunur. Şarkılı Mağara‘nın derinliklerinde saklıdır. Ama oraya ulaşmak kolay değildir.”

Luna’nın gözleri kararlılıkla parlamış. Başını dimdik tutmuş:

— “Ne kadar zor olursa olsun orman için değer. Sırlı Taş’ı bulacağım.”

Bilge Meşe’nin dallarından bir tohum düşmüş. Tohum, Luna’nın önünde yavaşça açılmış ve içinden incecik bir sarmaşık filizi uzanmış.

— “Bu sarmaşık yol göstericindir. Ama taş yalnızca saf bir kalbe ses verir. Sakın unutma, gücünü öfkeyle değil sevgiyle kullan.”

Şarkılı Mağara

Şarkılı Mağara
Şarkılı Mağara ve Sırlı Taş

Luna, Bilge Meşe’nin verdiği sarmaşıkla beraber göğe yükselmiş. Yüreğinde kararlılık, kanatlarında umut varmış. Güneş, bulutların ardından sıyrılarak kanatlarını aydınlatmış. Yolda uçarken her geçtikleri yer sanki biraz daha canlanmış. Çiçekler başlarını kaldırmış, arılar yeniden vızıldamaya başlamış, ağaçlar yapraklarını hafifçe kımıldatmış.

Sarmaşık filizi, Luna’yı doğrudan doğuya, ormanın dışındaki eski dağlara doğru yönlendirmiş. Burası ormandan uzakta, kimsenin kolay kolay gitmeye cesaret edemediği yerlerden biriymiş. Dağlar keskin kenarlı kayalıklarla doluymuş. Her adımda rüzgâr biraz daha sertleşiyor ve hava daha da serinliyormuş.

Luna dağların eteğinde duran büyük bir kayanın arkasında sarmaşığın kıpırdayarak durduğunu fark etmiş. Orası, Şarkılı Mağara‘nın girişiymiş. İçeriden ince, yankılı bir mırıltı duyuluyormuş.

Derin bir nefes almış ve içeri süzülmüş. Mağaranın içi serinmiş. Tavandan sarkan sarkıtlar su damlatıyor, mağaranın dibinden yankılanan sesler melodilere dönüşüyormuş. İlerledikçe sesler çoğalmış, yankılar büyümüş. Bir anda sanki binlerce kelebek kanat çırpıyormuş gibi bir ses duyulmuş.

Bu sırada mağaranın tam ortasında bir taş yükselmiş. Üzerinde hiçbir yazı, hiçbir işaret yokmuş. Fakat etrafındaki hava sanki parlıyormuş. Luna saygıyla taşın önüne konmuş. Kanatlarını kapatmış, başını eğmiş.

Sırlı Taş sessiz kalmış.

Luna içinden geçenleri sessizce dile getirmiş:

— “Ben Luna. Bu ormanın koruyucusuyum. Rüzgâr Büyücüsü geri döndü. Ormanı karanlığa boğmak istiyor. Onu durdurmak için kalbimin sesini getirdim. Doğanın huzurunu korumak istiyorum.”

O anda taş hafifçe parlamış. Fakat hâlâ ses çıkarmamış.

Luna biraz daha yaklaşmış.

— “Gücüm yetmeyebilir. Kanatlarım büyük ama kalbim bazen korkak. Yine de yılmadım. Çünkü bu orman yalnızca çiçeklerden, ağaçlardan ibaret değil. Orası dostluğun, barışın, yaşamın yeri.”

Birden taşın içinden ince, titrek bir ses yükselmiş:

— “Saf kalp geleni kabul eder. Ama kabullenmek kolay değildir. Şimdi seni sınayacağım. Kalbinin derinliklerine bak ve karar ver.”

Luna’nın Sınavı

Dev Kanatlı Kelebek
Dev Kanatlı Kelebek

O anda etraf kararmış. Taş silinmiş, mağara yok olmuş! Gözlerini açtığında kendini ormanın ortasında tek başına bulmuş. Fakat bu orman tanıdığı orman değilmiş. Ağaçlar kuru, çiçekler solgun, gökyüzü griymiş. Rüzgâr uğuldarken yapraklar dökülüyormuş. Birden karşısında bir yavru sincap belirivermiş. Minicik bedeni titriyormuş:

— “Yuvam yıkıldı!” demiş yavru sincap, “Rüzgâr her şeyi aldı. Annemi bulamıyorum. Lütfen yardım et.”

Luna sarılmak için sincaba yaklaşmış. Ama birden başka bir çığlık duymuş. Uzakta, bir çiçek tarlası alev alev yanıyor ve rüzgâr ateşi büyütüyormuş. Kuşlar kaçışıyor, böcekler toprağa sığınıyormuş.

Taşın sesi tekrar kulağında yankılanmış:

— “Tek bir seçim hakkın var. Ya bu yavruyu kurtarırsın ya da çiçek tarlasını.”

Luna’nın kalbi sızlamış. Her ikisini de kurtarmak istemiş. Kanatlarını titreterek karar vermeye çalışmış. Sonra gözlerini kapatmış ve sessizce dile getirmiş:

— “Ben kimseyi seçmem. Çünkü her canlı değerlidir. Eğer bu sınavsa sınırları tanımıyorum. Kanatlarımı ikisine de uzatırım.”

O anda karanlık silinmiş, yangın da sincap da kaybolmuş. Luna yeniden Sırlı Taş’ın önünde bulmuş kendini. Taş ışıl ışıl parlıyormuş. Taş son bir kez konuşmuş:

— “Senin kalbin temiz. Sözlerin rüzgârdan güçlü. Şimdi doğanın melodisi sana emanet. Bu sesi kullan. Ama yalnız değil diğer canlılarla birlikte!”

Bir ışık halesi Luna’yı sarmış. Kanatları eskisinden daha çok parlakmış artık.

Son Fırtına

Son Fırtına
Son Fırtına

Şarkılı Mağara’dan çıktığında gün çoktan batmış. Gökyüzü koyu lacivert bir örtüye bürünmüş, yıldızlar ise ürkekçe ışıldıyormuş. Fakat ormanın üzerinden gelen uğultu gecenin sessizliğini bozuyormuş. Rüzgâr Büyücüsü giderek yaklaşıyormuş.

Luna kanatlarını açmış. Artık yalnız değilmiş çünkü kalbinde doğanın melodisi çalıyormuş. Bu melodi, Sırlı Taş’ın hediyesiymiş. Rüzgârı yumuşatacak, karanlığı aydınlatacak bir ezgiymiş bu.

Renkorman’a döndüğünde orman neredeyse tanınmaz hâle gelmiş. Çiçekler solmuş, dereler kurumuş, ağaçların dalları çıplak kalmış. Her yerden uğuldayan bir ses yükseliyormuş. Rüzgâr Büyücüsü karanlık bir hortum gibi dönerek ortaya çıkmış.

— “Geri döndüm! Bu orman bana boyun eğecek. Kimse benim kudretiyle baş edemez!”

Orman canlıları korkudan köşe bucak saklanmış. Tosun Dede gövdesini öne eğerek dua eder gibi fısıldamış:

— “Umarım Luna yetişir!”

İşte tam o anda gökyüzü ışıldamış. Ay, kara bulutların arasından sıyrılmış ve bir çift dev kanat belirmiş. Luna ışığın içinden süzülerek ortaya çıkmış. Her çırpışıyla etrafa ılık bir esinti yayılıyor, rüzgârın soğukluğunu kırıyormuş.

Rüzgâr Büyücüsü öfkeyle kükremiş:

— “Yine mi sen! Kanatlarınla beni durdurabileceğini mi sanıyorsun?”

Luna, Büyücü’nün karşısına dikilmiş. Sesi yumuşak ama kararlıymış:

— “Artık yalnız değilim. Doğanın sesi kalbimde. Bu orman bizim yuvamız. Burası ne senin oyun alanın ne de korkunun evi.”

Büyücü ellerini göğe kaldırmış. Fırtına büyümüş, gökyüzü parçalanacak gibi olmuş. Ağaçlar köklerinden sökülmek üzereymiş.

Fakat Luna gözlerini kapatıp içindeki melodiyi hatırlamış. Sırlı Taş’ın ezgisini yüreğinde duymuş. O melodiyi kanat çırpışlarıyla etrafa yaymaya başlamış. Her çırpış bir nota olmuş, her nota bir çiçeği yeniden açtırmış, her titreşim kuruyan bir dalı yeşertmiş. Rüzgârın gücü azalırken Büyücü öfkeyle bağırmış:

— “Bu… Bu nasıl olabilir?!”

Luna gözlerini açıp gülümsemiş.

— “Rüzgâr serttir ama melodiler nazik. Sertlik yıkar, naziklik onarır. Doğanın kalbi korku ile değil sevgi ile atar.”

Melodi güçlendikçe fırtına zayıflamış. Büyücünün hortum gibi dönen bedeni dağılmaya başlamış. Rüzgâr yerini tatlı bir esintiye bırakmış. Kuşlar geri dönmüş, çiçekler renklenmiş, ağaçlar dimdik ayağa kalkmış. Ve son bir çığlıkla Rüzgâr Büyücüsü rüzgâra karışarak kaybolmuş. Onunla birlikte fırtına da sona ermiş.

Rüzgârın Dönüşü

Masal Oku - Dev Kanatlı Kelebek
Masal Oku – Dev Kanatlı Kelebek

Orman derin bir nefes almış. Bir sessizlik olmuş önce. Ardından önce bir kuş ötüşü, sonra bir arı vızıltısı duyulmuş. Sonra çiçeklerin arasından çıkan hayvanlar Luna’yı alkışlamaya başlamış.

Tosun Dede gözyaşlarını silerek konuşmuş:

— “Ah Luna! Sen bu ormanın sadece bekçisi değil aynı zamanda ruhusun. Bizi karanlıktan kurtardın.”

Luna kanatlarını nazikçe kapatarak yere inmiş.

— “Ben yalnızca dinledim ve doğanın ne söylediğine kulak verdim.” demiş.

Ve o günden sonra Renkorman yeniden eski canlılığına kavuşmuş. Rüzgâr hâlâ esmeye devam etmiş elbette. Ama artık korku değil, şarkılar taşımış. Luna ise gökyüzünde süzülen renkli kanatlarıyla her daim ormanın üstünde uçmaya devam etmiş.

🦋 🦋 🦋

Sevgili çocuklar bu masal bize şunu öğretiyor: Gerçek güç kalbimizin içindeki iyilikten gelir. Kimi zaman karanlık zorluklarla karşılaşabiliriz ama içimizdeki cesaret ve başkalarına duyduğumuz sevgiyle bu zorlukları aşabiliriz. Nazik olmak, dinlemek, doğayı ve birbirimizi korumak dünyayı güzelleştirir. Unutmayın, küçük bir kelebeğin kanat çırpışı bile koca bir ormanı aydınlatabilir. Siz de kalbinizin sesini dinlemeyi unutmayın, çünkü her birinizin içinde ışıl ışıl parlayan bir kelebek saklıdır.

Kelebek Masalları
Paylaş Twitter Facebook WhatsApp Telgraf
Nurtaç Abla

    Nurtaç Abla, çocukların masal dünyasında büyülü yolculuklara çıkmalarını sağlayan, sıcacık kalbiyle hikayeler anlatan bir masal perisi! Küçük yaşlardan itibaren masallara olan tutkusu hiç bitmedi, şimdi ise bu tutkuyu binlerce çocuğun kalbine taşıyor. Eğlence ve neşe dolu masallarıyla, miniklerin en sevdiği arkadaşlarından biri!

    İlgili Gönderiler

    Çok Uzun Masallar

    Mor Baykuş Masalı

    4 Haziran 2025
    Devamını Oku
    Uyku Masalları

    Geceleri Parlayan Fosforlu Fil Masalı

    2 Haziran 2025
    Devamını Oku
    Çocuk Masalları

    Çok Ötünce Bayılan Horoz Masalı

    1 Haziran 2025
    Devamını Oku
    Yorum Ekle

    Yorumlar kapalı.

    Masal Türleri
    • Masal İzle
    • Masal Dinle
    • Çocuk Masalları
    • Bebek Masalları
    • Klasik Masallar
    • Eğitici Masallar
    • Uyku Masalları
    • Prenses Masalları
    • Peri Masalları
    • Hayvan Masalları
    • Kısa Masallar
    • Uzun Masallar
    • Çok Uzun Masallar
    • 2 Yaş Masalları
    • 3 Yaş Masalları
    • 4 Yaş Masalları
    • 5 Yaş Masalları
    • 6 Yaş Masalları
    • 7 Yaş Masalları
    • En Çok Okunan Masallar
    Bizi Takip Edin
    • YouTube
    • TikTok
    • Twitter
    Etiketler
    Arı Masalları (6) Aslan Masalları (6) At Masalları (5) Ayı Masalları (10) Ağaç Masalları (5) Balık Masalları (11) Ceylan Masalları (4) Deniz Kızı Masalları (6) Deniz Masalları (22) Fare Masalları (8) Fil Masalları (8) Grimm Masalları (11) Gökkuşağı Masalları (2) Kaplumbağa Masalları (10) Karga Masalları (6) Kaz Masalları (4) Kedi Masalları (8) Kelebek Masalları (9) Kirpi Masalları (6) Kurbağa Masalları (6) Kurt Masalları (4) Kuş Masalları (69) Köpek Masalları (7) Orman Masalları (58) Panda Masalları (3) Tavşan Masalları (18) Tilki Masalları (8) Çiçek Masalları (6)
    Youtube X (Twitter) tiktok
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • Gizlilik Politikası
    • Çerez Politikası
    • KVKK Metni
    © 2025 Nurtaç Abla Masalları - Tüm hakları saklıdır. İçeriklerin izinsiz kopyalanması yasaktır.

    Yukarıyı yazın ve aramak için Enter tuşlarına basın. İptal etmek için Esc tuşlarına basın.