Bir varmış, bir yokmuş, çiçeklerin rengarenk açtığı, geniş bahçelerin olduğu bir ülkede, tüm bitkileri ve çiçekleri koruyan bir Çiçek Perisi yaşarmış. Altın sarısı saçları, kelebek kanatları ve yapraklardan yapılmış zarif bir elbisesiyle herkesin sevgisini kazanan bu perinin adı Lara‘ymış ve bahçesinde her zaman mutluluk dolu bir hava olurmuş.
Lara’nın bahçesi öyle sıradan bir bahçe değilmiş. Her köşesinde farklı bir çiçek türü açar, her mevsim farklı renklerle donanırmış. Kışın beyaz karlar altında uyuyan çiçekler, ilkbaharın ilk ışıklarıyla yeniden canlanırmış. Lara her sabah erkenden uyanır, kanatlarını çırparak bahçesini dolaşırmış. Çiçeklerle konuşur, onlara su verir ve güneşin sıcaklığını paylaşırmış.
Lara’nın bahçesi sadece çiçeklerin değil, aynı zamanda kuşların, kelebeklerin ve minik hayvanların da yuvasıymış. Herkes bu bahçeyi çok severmiş çünkü orada hayatın ne kadar güzel olduğunu hissedebilirlermiş.
Bir gün bahçeye yeni bir ziyaretçi gelmiş. Küçük bir kız çocuğuymuş bu ve adı Duru‘ymuş. Duru çiçekleri çok severmiş ama yaşadığı yerde ne bir bahçe ne de çiçek tarlası varmış. Duru’nun en büyük hayali bir gün kendi bahçesine sahip olmakmış. Lara’nın bahçesini görünce gözleri parlamış ve büyük bir hayranlıkla etrafı incelemeye başlamış.
“Merhaba,” demiş Lara, Duru’nun yanına usulca yaklaşarak. “Bahçemi beğendin mi?”
Duru şaşkınlıkla periyi fark etmiş. “Sen… sen bir peri misin?” diye sormuş gözleri fal taşı gibi açılmış bir halde.
Lara gülümsemiş. “Evet, ben Çiçek Perisi’yim. Bu bahçe benim korumam altında. Senin de çiçekleri çok sevdiğini görüyorum.”
Duru heyecanla başını sallamış. “Evet, çiçekleri çok seviyorum. Ama maalesef evimde hiç çiçek yok. Keşke benim de böyle güzel bir bahçem olsaydı.”
Lara, Duru’nun içten dileğini duyunca kalbi yumuşamış. “Senin de çiçeklerin olabilir,” demiş. “Ama önce onların nasıl büyüdüğünü ve nasıl korunması gerektiğini öğrenmen lazım. Bahçemde bir süre kalıp bana yardım etmek ister misin?”
Duru bu teklifi duyunca sevinçten havalara uçmuş. “Tabii ki isterim! Ne yapmam gerekiyor?”
Lara, Duru’ya bahçeyi nasıl sulayacağını, bitkilerin ihtiyaçlarını nasıl anlayacağını ve çiçeklerin dilini nasıl öğreneceğini öğretmiş. Her gün birlikte çalışmışlar, çiçeklerle konuşmuşlar ve bahçeye sevgiyle bakmışlar. Duru,her geçen gün çiçeklerin daha da güzelleştiğini fark etmiş.
Günler geçmiş ve Duru artık çiçekler hakkında pek çok şey öğrenmiş. Bir gün Lara ona minik bir saksı vermiş. Saksının içinde küçük bir tohum varmış. “Bu senin ilk çiçeğin olacak,” demiş Lara. “Onunla ilgilenirsen, tıpkı bu bahçedeki çiçekler gibi güzel bir çiçek açacak.”
Duru tohumu büyük bir özenle ekmiş ve her gün sulamış. Lara’nın öğrettiklerini hatırlayarak çiçeği korumuş ve ona sevgi göstermiş. Bir sabah minik bir tomurcuk belirmiş saksının içinde. Duru tomurcuğu görünce çok mutlu olmuş.
Zamanla tomurcuk açmış ve Duru’nun saksısında, Lara’nın bahçesindeki en güzel çiçeklerden biri olan bir çiçek açmış. Duru bu çiçeği büyütmeyi başardığı için kendisiyle gurur duymuş. Artık kendi bahçesine sahip olabileceğini ve çiçeklere nasıl bakacağını bildiğini hissetmiş.
Lara, Duru’nun başarısını görünce gülümsemiş. “Artık sen de bir çiçek yetiştirebilirsin. Ama unutma çiçekler sevgi ve ilgiyle büyür. Onlara ne kadar iyi bakarsan o kadar güzel açarlar.”
Duru, Lara’ya teşekkür etmiş ve saksısını alıp eve dönmüş. O günden sonra Duru’nun evinde de çiçekler açmaya başlamış. Her sabah çiçeklerine sevgiyle bakmış, onları sulamış ve Lara’nın öğrettiği gibi onlarla konuşmuş. Zamanla Duru’nun evinin bahçesi de tıpkı Lara’nın bahçesi gibi rengarenk olmuş.
Ve böylece Lara’nın bahçesinde başlayan bu güzel hikaye, Duru’nun kendi bahçesinde de devam etmiş. Artık Duru çiçeklerin dilini anlamış ve onları nasıl mutlu edeceğini öğrenmiş.
Gökten üç elma düşmüş: Biri Lara’nın, biri Duru’nun, biri de bu masalı dinleyen herkesin başına.
Tavsiye: Benzer masal okumak için Peri Masalları sayfamızı inceleyebilir veya masal izlemek için YouTube Kanalımızı ziyaret edebilirsiniz.