Bir zamanlar yemyeşil bir ormanın derinliklerinde, herkesin korkusuz bildiği ama aslında bazen kendini çok çekingen hisseden bir kaplan yaşardı. Adı Timi‘ydi. Çok güzel turuncu çizgileri ve parlak, keskin dişleriyle gören herkesi hayran bırakırken kalbinde bazen çok büyük korkular barındırırdı.
Bir gün ormanın bütün hayvanları rüzgarın taşıyıp getirdiği uçan bir yaprağın etrafında toplandı. Bu yaprak sıradan bir yaprak değildi: Üzerinde parlayan altın rengi bir harita bulunuyordu. Harita ormanın çok uzaklarındaki Büyülükaynak Gölü‘nü işaret ediyordu. Bu gölün suyunu içenin sonsuz cesaret kazanacağı söyleniyordu.
“Kim isterse gidebilir ama yolu tehlikelerle dolu!” dedi bilge baykuş Torku. Timi bu sözleri duyunca içini bir heyecan kapladı ama ayakları bir türlü hareket etmek istemedi. “Ya başarısız olursam? Ya kaybolursam?” diye düşünüyordu.
Fakat tam o sırada Timi’nin en yakın arkadaşı olan cingöz sincap Mimi, “Ben sana eşlik ederim Timi! Hem cesaret kazanmak için yolculuğun kendisi yeter. Gel gidelim!” dedi. Timi bu sözlerden biraz cesaret buldu ve “Tamam!” dedi. “Ama yol tehlikeli olacaksa dikkatli olmamız gerekiyor.”
Birinci Macera: Uçurumdaki Köprü
Timi ve Mimi haritadaki ilk noktaya vardıklarında dev bir uçurumla karşılaştılar. Uçurumun üzerinde eski ve sallanan bir asma köprü vardı. Mimi, “Timi ben hafifim, önden gideyim. Sen beni takip et!” dedi. Timi başını salladı ama köprünün altından esen sert rüzgar onu çok korkutuyordu.
“Ya düşersek?” dedi Timi.
Mimi ise gülümseyerek “Düşme ihtimalini düşünürsen köprüden hiç geçemezsin. Dikkatli ol ve adımlarına odaklan!” diye yanıtladı. Timi derin bir nefes aldı, köprüye adım attı ve adım adım ilerledi. Mimi’nin tavsiyesini dinlemek korkusunu yenmesine yardımcı oldu.
Köprünün sonunda ikisi de zaferle köprüden geçmiş olmanın mutluluğuyla birbirine sarıldı. Timi bu kez kendini biraz daha cesur hissediyordu.
İkinci Macera: Zehirli Bitkilerin Ormanı
Bir sonraki durak ormanının içindeydi. Ancak bu ormanda parlayan kırmızı-mor renkli bitkiler bulunuyordu ve bu bitkilerin yaprakları zehirliydi. Timi ve Mimi bitkilerin arasından dikkatle geçmek zorundaydı.
Tam ilerlerken Mimi’nin kuyruğu bir daldan sarkan bir yaprağa dokundu ve kaşıntı başladı. Timi panik oldu ama Mimi “Beni sakinleştir. Kaşıntıyı hafifletecek otlar yakında olmalı!” dedi. Timi daha önce Torku’dan öğrendiği bilgiyi hatırladı ve biraz ilerideki yeşil yapraklı bir bitkinin yardımcı olabileceğini fark etti.
“Cesurca hareket et ve kendine güven!” dedi kendi kendine. Hemen otları topladı ve Mimi’nin kaşıntısını dindirdi. Bu deneyim Timi’nin kendine duyduğu güveni daha da artırdı.
Son Macera: Büyülkaynak Gölü’nü Koruyan Dev
Sonunda Büyülkaynak Gölü’ne vardıklarında karşılarına dev bir kaplumbağa çıktı. Bu kaplumbağa gölü korumakla görevliydi. Timi’ye yaklaşıp “Buradan geçmek için korkularınla yüzleşmek zorundasın. Beni yenecek kadar cesur musun?” diye gür bir sesle konuştu.
Timi önce korktu ama sonra “Cesur olmasaydım buraya kadar gelemezdim. Deneyeceğim!” dedi. Kaplumbağa, Timi’ye zekice bir bilmece sordu:
“Işıkta kararır, karanlıkta kaybolur. Bu nedir?”
Timi düşünmeye başladı. Bir süre sonra “Bu bir gölge olmalı!” diye cevap verdi. Kaplumbağa gülümseyerek, “Doğru cevap! Cesaretin ve zekân sayesinde geçebilirsin!” dedi ve göle yol verdi.
Timi ve Mimi, gölden birer yudum su içtiklerinde, çok büyük bir rahatlama hissettiler. Ama Timi fark etti ki cesaretini kazandıran şey aslında gölden içtiği su değil yol boyunca karşılaştığı engellerle yüzleşmesiydi.
Ormana geri döndüğünü herkes onun çok değiştiğini fark etti. Artık sadece cesur bir kaplan değil aynı zamanda başkalarına da cesaret aşılayan bir liderdi. Mimi ise onun yanından hiç ayrılmadı ve ikisi de hayat boyu yeni maceralara atılırken risk almanın değerini herkese anlatmaya devam etti.
Öneri: Bu masala benzer masal okumak için Hayvan Masalları sayfamızı inceleyebilirsiniz. Yeni eklenen masal videolarından haberdar olmak için YouTube Kanalımızı takip edebilirsiniz.