Uzak diyarlarda, yemyeşil ağaçlarla kaplı bir ormanda, kocaman yuvarlak gözlü, pofuduk tüylü bir baykuş yaşardı. Bu baykuşun adı Ovi‘ydi. Ovi, hem cesur hem de oldukça komikti. Ama onu herkesin sevgilisi yapan en önemli özelliği ne olursa olsun kimseye yardım etmekten vazgeçmemesiydi.
Bir gece orman yıldızlarla dolup taşmıştı. Ay gümüş ışığını her yere saçıyor, yapraklar bu ışıkta dans ediyordu. Ama birden gökyüzündeki en parlak yıldız olan Parıltı kayboldu! Bu yıldız ormanın en değerli yıldızıydı çünkü ışığı tüm canlılara umut ve mutluluk verirdi.
Orman halkı büyük bir telaşa kapıldı. Tilkiler kuyruklarını kıstı, tavşanlar ürkekçe titredi, sincaplar ağaçların tepelerine saklandı. Ovi ise sakin bir şekilde kanatlarını açarak “Arkadaşlar, Parıltı kaybolduysa onu bulmamız gerek. Ama bu iş biraz cesaret isteyebilir. Kim benimle geliyor?” dedi.
Küçük tavşan Pufi minik patilerini kaldırdı, sincap Çıtçıt “Ben de gelirim!” diye heyecanla bağırdı. Çekingen kirpi Tırtık ise biraz duraksadı ama sonunda “Ben de yardım etmek istiyorum.” dedi. Ve böylece küçük ekip kayıp yıldızın izini sürmek için yola koyuldu.
Çamurlu Yolun Sırrı
Yolun başında karşılarına derin ve çamurlu bir alan çıktı. Pufi hemen hoplayıp zıplayarak çamura girdi ama kısa süre sonra patileri çamura saplandı. “Ovi, buradan asla geçemeyeceğiz!” diye bağırdı.
Ovi bir kahkaha attı ve kanatlarını çırparak “Her düşüş bize bir şey öğretir Pufi! Hadi deneyelim.” dedi. Çıtçıt dallardan küçük bir yol yaptı, Tırtık da dikenlerini kullanarak çamuru temizledi. Birkaç kere kayıp düştüler ama sonunda çamuru geçmeyi başardılar.
Pufi gülümseyerek “Düşmek aslında o kadar da kötü değilmiş! Kalkınca kendimi daha güçlü hissettim.” dedi. Ovi gülümseyerek “Bak, başarısızlıktan bir ders daha çıkardık.” diye cevap verdi.
Gürleyen Şelalenin Şarkısı
Bir süre sonra ormanda büyük bir şelalenin yanına geldiler. Şelale o kadar gürültülüydü ki birbirlerini duyamıyorlardı. Parıltı yıldızının ışığı şelalenin arkasındaki mağaradan sızıyordu. Ama şelaleyi nasıl geçeceklerdi?
Kirpi Tırtık ürkek bir sesle “Bu su beni çok korkutuyor.” dedi. Ovi ise hemen sakin bir sesle “Bir çözüm bulabiliriz. Hep birlikte düşünelim.” dedi. Çıtçıt “Ağaç dallarını bağlayarak bir köprü yapabiliriz!” diye önerdi.
Hepsi işe koyuldu. Çıtçıt dalları topladı, Pufi bağladı, Tırtık dikenlerini kullanarak dalları sıkıca birleştirdi. Ovi de kanatlarıyla köprüyü test etti. Şelalenin üzerinden geçmeyi başardıklarında Tırtık gururla “Korktuğum için pes etseydim bunu asla başaramazdık!” dedi.
Kayıp Yıldız ve Gülümsemenin Gücü
Mağaraya girdiklerinde Parıltı yıldızını solgun bir halde yerde buldular. Yıldızın ışığı sönmüştü. Pufi üzüntüyle “Parıltı artık parlamıyor. Ne yapabiliriz?” diye sordu.
Ovi “Parıltı, mutluluk ve neşeyle parlar. Hadi ona bizim neşemizi gösterelim.” dedi. Herkes sırasıyla komik hikayeler anlattı. Sincap Çıtçıt taklalar attı, Pufi şapşal danslar yaptı, Tırtık minik şarkılar mırıldandı. En sonunda Parıltı titreyerek tekrar parlamaya başladı!
Parıltı ışıldarken gökyüzüne doğru yükseldi ve tüm ormanı aydınlattı. Herkes sevinçle zıpladı, alkışladı ve birbirine sarıldı.
Bir Ders ve Büyük Kutlama
O gece ormanda büyük bir şölen yapıldı. Ovi arkadaşlarına dönüp “Bugün öğrendiğimiz en önemli şey neydi?” diye sordu.
Pufi “Düşmekten korkmamalıyız çünkü her kalkış bizi daha güçlü yapar.” dedi. Çıtçıt ekledi “Birlikte çalışırsak her zorluğu aşabiliriz!” Tırtık ise gülümseyerek “Korkularımızı yendiğimizde harika şeyler başarabiliriz.” dedi.
Ovi kanatlarını açarak “Harika dostlarım! Başarı bazen bir düşüşle başlar. Ama düşmekten korkmazsak her zaman parlayabiliriz!“ dedi.
Ve o gece ormanın üzerinde ışıldayan Parıltı yıldızı bir daha asla kaybolmadı.
Tavsiye: Bu masala benzer masal okumak için Uyku Masalları ve Uzun Masallar sayfalarımızı inceleyebilirsiniz.