Geçmiş dönemlerin birinde, karların parladığı bir dağın yamacındaki Gümüş Ormanı‘nda yaşayan bir dağ keçisi vardı. Adı Altın Boynuz‘du çünkü boynuzları güneşin ışıklarıyla altın gibi parlıyor ve boynuzları ne zaman ışıldasa ormana sanki bir sihir yayılıyordu. Cesur, meraklı ve biraz da inatçı bir keçiydi. Ancak o kadar yalnızdı ki güneşin sıcacık ışıkları bile ona bazen yetmiyordu.
Bir sabah ılık rüzgarla birlikte kuşların cıvıltısı kulağına ulaştı. Rüzgar sanki ona “Ormana in Altın Boynuz! Yeni dostlar seni bekliyor…” diye fısıldıyordu.
Altın Boynuz dağın zirvesine son bir kez baktı ve “Tamam!” dedi kararlılıkla, “Yalnız kalmak istemiyorum. Belki ormanda beni anlayacak bir dost bulurum.”
Ormandaki Hayvanlar
Böylece Altın Boynuz’un macerası başlamış oldu. Ormanda ilk karşılaştığı hayvan, nehir kenarında taşlarla oynayan bir tilkiydi. Parlak kürküyle çok çekici ve zekice gülümseyen bir hayvandı.
“Merhaba dostum!” dedi tilki sinsi bir gülümsemeyle. “Boynuzların çok güzel! Eğer benimle oynarsan belki de bu ormanda en popüler hayvan sen olabilirsin!”
Altın Boynuz bir an heyecanlandı. “Popüler olmak güzel bir şey olabilir!” diye düşündü. Ancak tilkinin gözlerindeki pırıltı bir şeylerin ters gittiğini söylüyordu. “Şimdilik hayır!” dedi. Tilki ise sinirle kuyruğunu sallayarak oradan uzaklaştı.
Yoluna devam ederken karşısına bir ayı çıktı. Kocaman, güçlü ama biraz huysuz bir hayvandı. “Hey keçi! Boynuzların altın gibi parlıyor. Neden benimle orman sınırını korumuyorsun? Kimse sana bulaşamaz!” diye homurdandı. Altın Boynuz hayır diyerek başını salladı. İçinden “Dostluklar korkuyla değil sevgiyle kurulmalı!” diye düşündü.
Bir süre sonra bir grup serçe Altın Boynuz’un etrafında uçmaya başladı. Minik gagalarıyla şarkılar söylüyor, neşeyle kanat çırpıyorlardı. “Bizimle gel Altın Boynuz! Hep birlikte uçmayı öğrenebilirsin. Sadece bizi takip et!” dediler.
Altın Boynuz gülümseyerek cevap verdi: “Uçmak güzel ama ben yerde yürümeyi seviyorum. Teşekkür ederim!”
Bilge Kaplumbağa ve Sihirli Göl
Altın Boynuz tam vazgeçmek üzereyken yosunların arasında yavaşça yürüyen bir kaplumbağa gördü. Çok yaşlıydı hatta sırtındaki kabuk adeta yılların izlerini taşıyordu.
“Merhaba kaplumbağa!” dedi Altın Boynuz. “Gerçek dostlar bulmak istiyorum ama kimi seçeceğimi bilemiyorum!”
Kaplumbağa derin bir nefes aldı. “Dostunu boynuzlarınla değil kalbinle seç Altın Boynuz. Kalbinin sesini dinlersen gerçek dostların yolunu aydınlatır.”
Kaplumbağa parmağıyla ileride parlayan bir gölü işaret etti. “O gölde gerçek niyetleri gösteren bir yansıma var. Eğer doğru arkadaşları seçersen göl bunu onaylar.” dedi.
Gölün Sınavı ve Gerçek Dostlar
Altın Boynuz göle geldiğinde diğer hayvanlar da oradaydı: Tilki, ayı, serçeler ve daha pek çok hayvan… Hepsi onunla dost olmak istiyormuş gibi görünüyordu. Ama kimin dürüst olduğu, kimin yalan söylediği hiç de belli olmuyordu.
Altın Boynuz gözlerini kapattı ve kaplumbağanın sözlerini hatırladı. Sonra gölde beliren görüntüde bir sincabın yardım istediğini gördü. Görüntü gerçekti! Ormanın diğer tarafında bir sincap ağacın dalında sıkışmıştı.
Altın Boynuz hızla sincabın yanına koştu. Boynuzlarıyla dalları kırdı ve sincabı kurtardı. Sincap minnettarlıkla gülümsedi.
“Sen harika bir dostsun! Gerçek dost zor zamanlarda belli olurmuş. Seni asla yalnız bırakmam!” dedi.
Dostluk Ağacı
Altın Boynuz artık yalnız değildi. Sincap ve diğer birkaç hayvan onun en yakın dostları oldu. Tilki ve ayı ise yavaş yavaş uzaklaştılar çünkü sadece kendi çıkarlarını düşünüyorlardı.
Gölün kenarındaki boş bir alana hep birlikte bir ağaç diktiler. Bu ağaca Dostluk Ağacı adını verdiler. Dostluk Ağacı her baharda rengarenk çiçekler açtı. Ormanda ne zaman bir hayvan dost arasa bu ağaca gelir ve Altın Boynuz’un hikayesini hatırlardı.
Ve Altın Boynuz hayatı boyunca ne zaman bir dostunun yardıma ihtiyacı olsa boynuzlarıyla ışık saçarak yardıma koştu.
Unutmayın sevgili çocuklar, gerçek dostlar sizi olduğunuz gibi kabul eden ve her zaman yanınızda olandır.
Öneri: Bu masala benzer masal okumak için Hayvan Masalları ve Uzun Masallar sayfalarımızı inceleyebilirsiniz.