Denizin derinliklerinde, mercanlarla çevrili bir sualtı vadisinde Okti adında genç ve enerjik bir ahtapot yaşardı. Sekiz koluyla hem inanılmaz işler başarır hem de denizin en meraklı keşifçisi olarak tanınırdı. En sevdiği şey deniz altındaki yeni yerleri keşfetmek ve diğer deniz canlılarıyla oyunlar oynamaktı. Ancak affetmek Okti için çok zordu. Biri onu kırdığında kalbinde bir düğüm oluşur ve bu düğüm onu rahatsız ederdi.
Okti’nin yaşadığı vadi her yıl düzenlenen Denizin Altındaki Büyük Yarış ile şenlenirdi. Bu yarış sadece hızın değil aynı zamanda cesaretin ve takım çalışmasının da önemli olduğu bir etkinlikti. Yarış günü yaklaşırken herkes hazırlık yapmaya başlamıştı.
Denizin Altındaki Büyük Yarış
Okti en yakın arkadaşı Mira ile yarışa katılmaya karar verdi. Mira minik ama çok hızlı bir denizatıyken Okti sekiz koluyla engelleri aşmada oldukça iyiydi. Yarış parkuru mercan tünellerinden, deniz anası sürülerinden ve kayalık geçitlerden geçiyordu. Okti ve Mira yarış gününü heyecanla beklerken sert ve kaba bir yengeç olan Kırpık onları gizlice izliyordu. Kırpık diğer deniz canlılarına kaba davranmayı alışkanlık haline getirmişti.
Yarış günü geldiğinde herkes toplandı. Trompet balığı Müzika‘nın borusunu çalmasıyla yarış başladı. Okti ve Mira iyi bir başlangıç yapmışlardı. Ancak kayalık geçitlerde Kırpık sinsice bir plan yaptı. Yolun daraldığı bir yerde Okti’nin önüne geçip büyük bir taş yuvarladı. Taşa çarpan Okti ve Mira geride kaldı.
Yarışı kaybetmek bir yana Kırpık’ın alaycı sesi Okti’yi daha da üzdü. “Sekiz kolun var ama taşlara dikkat edemiyorsun!” diye bağırdı Kırpık. Bu sözler Okti’nin kalbinde kocaman bir düğüm oluşturdu.
Okti’nin Kararı
Okti günlerce mağarasına çekildi. Mira ve diğer arkadaşları onu dışarı çıkarmak için uğraştılar ama Okti kimseyle konuşmak istemedi. Kalbinde biriken öfke sualtı vadisinin güzel günlerinin tadını çıkarmasına engel oluyordu.
Bir gün yaşlı kaplumbağa Tota, Okti’yi ziyarete geldi. Tota vadideki en bilge canlıydı. “Okti neden buradasın? Deniz seni özlüyor!” dedi sakin bir sesle.
Okti kızgınlıkla “Kırpık bana haksızlık yaptı. Benimle dalga geçti. Onunla nasıl tekrar konuşabilirim ki?” dedi.
Tota gülümsedi ve “Bilirsin deniz kabukları bazen çok güzel görünür ama içlerinde sivri kenarlar vardır. Onları sımsıkı tuttuğunda canını acıtır. Ancak bıraktığında hem sen özgürleşirsin hem de deniz kabuğu suyun akışıyla yenilenir. Öfke de böyledir Okti. Bıraktığında kalbin hafifler.”
Okti, Tota’nın sözlerini düşündü. Ama içindeki düğüm hâlâ çözülmüyordu.
Kırpık’ın Zor Durumu
Birkaç gün sonra Okti mercan tünellerinde yüzerken uzaktan bir çırpınma sesi duydu. Sesin geldiği yere yaklaştığında Kırpık’ın büyük bir balıkçı ağına sıkıştığını gördü. Ne kadar çabalarsa çabalasın kurtulamıyordu.
Okti bir an duraksadı. “Bana haksızlık yapan birine yardım etmeli miyim?” diye düşündü. Ama Tota’nın sözleri kulaklarında yankılandı: “Kalbin hafifler…”
Bir karar verdi. Sekiz güçlü kolunu kullanarak ağı kesmeye başladı. Bir süre sonra Kırpık özgür kaldı. Şaşkın ve minnettarlık dolu bir sesle “Okti neden bana yardım ettin? Ben sana zarar vermiştim!” dedi.
Okti gülümsedi. “Hepimiz hata yaparız Kırpık. Seni affettim çünkü affetmek beni daha güçlü yapıyor.”
Deniz Altındaki Değişim
Bu olaydan sonra Kırpık davranışlarını değiştirmeye başladı. Artık diğer deniz canlılarına daha nazik davranıyor, haksızlık yaptıklarında özür dilemekten çekinmiyordu.
Okti affetmenin yalnızca diğerine bir iyilik yapmak olmadığını, kendi kalbini de huzura kavuşturmak olduğunu anlamıştı. Hikayesi vadideki herkes tarafından konuşulmaya başladı ve okyanusun her köşesine yayıldı. Deniz altında yaşam her zamankinden daha huzurluydu. Ve Okti dostlarıyla birlikte mutlu bir şekilde yaşamaya devam etti.
Öneri: Bu masala benzer masal okumak için Eğitici Masallar ve Uyku Masalları sayfalarımızı inceleyebilirsiniz.