Bir varmış, bir yokmuş… Uçsuz bucaksız yemyeşil bir ormanda, her sabah cıvıltılarıyla güneşi karşılayan bir ardıç kuşu yaşarmış. Adı Çıtırtı‘ymış. Minik ama parlak gözleriyle etrafı dikkatle izleyen, merakı hiç tükenmeyen bir kuşmuş. Kanatları küçücük olsa da gökyüzü kadar büyük hayalleri varmış. Ormanın en yüksek ağacı olan Bilge Meşe‘nin dalları arasında yaşarmış. Bu ağaç öyle yaşlı, öyle bilgeymiş ki dallarına konan her hayvana bir öğüt verirmiş.
Bir gün Bilge Meşe rüzgârda hafifçe sallanırken derin bir sesle şöyle demiş:
“Unutma küçük dostum, hayatta her şeyin bir bedeli vardır. Bir şey kazanmak istiyorsan önce bir şey vermelisin.”
Çıtırtı, Bilge Meşe’nin sözlerini duyduğunda başını yana eğip düşünmüş. “Ne yani? Kanatlarımı çırpmadan uçamam mı? Karnımı doyurmadan şarkı söyleyemem mi?” diye içinden geçirmiş. Ama o an bu sözlerin ne anlama geldiğini tam anlayamamış. Fakat çok geçmeden bunu öğrenmesini sağlayacak büyük bir macera başlayacakmış…
Altın Tohumun Sırrı

Bir sabah Çıtırtı güneşin ilk ışıklarıyla birlikte kanatlarını açmış ve ormanın içlerine doğru bir keşfe çıkmış. Öyle neşeliymiş ki kanat çırparken “Cik cik, civ civ, hop hop!” diye şarkılar söylüyormuş. Birden yerde parlayan minicik bir şey görmüş. Yaklaşıp dikkatlice bakınca bunun altın renkli bir tohum olduğunu fark etmiş!
“Ne kadar güzel! Acaba bu tohumu ekersem ne olur?” diye düşünmüş.
Tam o sırada bir ses duymuş:
“Onu öylece alıp götüremezsin!”
Çıtırtı hızla arkasına dönmüş. Karşısında uzun sakallı, kahverengi tüylü, gözleri ışıldayan bir baykuş varmış. Bu, ormanın en gizemli sakini olan Ulu Baykuş‘muş.
“Bu tohum sıradan bir tohum değil,” demiş Ulu Baykuş. “O, Altın Tohum. Onu ekersen dilek ağacı büyütürsün. Ama dikkat et her dileğin bir bedeli vardır!”
Çıtırtı heyecanla sormuş: “Gerçekten mi? O zaman onu ekip harika şeyler dileyebilirim!”
Baykuş başını iki yana sallamış. “Unutma küçük kuş, hiçbir şey karşılıksız olmaz. Eğer bu tohumu ekiyorsan onun büyümesi için bir fedakârlık yapmalısın.”
Çıtırtı bu sözleri pek önemsememiş. “Ne kadar zor olabilir ki?” diye düşünmüş.
Altın Tohum’u kaptığı gibi ormanın derinliklerine gitmiş ve onu en güzel yere ekmiş. “Bakalım ne olacak!” demiş heyecanla…
1. Dilek: En Güzel Şarkıyı Söylemek

Çıtırtı, Altın Tohum’un büyümesini sabırsızlıkla beklemiş. Birkaç ay içinde topraktan ışıltılı yaprakları olan bir fidan çıkmış! Tam o sırada fidan hafifçe titremiş ve dalları arasından gümüş rengi bir çiçek açmış. Bir ses fısıldamış:
“Bir dilek tut!”
Çıtırtı hemen dileğini söylemiş: “Ormandaki en güzel şarkıyı söylemek istiyorum!”
Ağaç hafifçe parlamış. Bir anda Çıtırtı’nın sesi o kadar güzel olmuş ki ormandaki tüm hayvanlar onu dinlemek için toplanmış!
Ancak ertesi sabah Çıtırtı’nın boğazı acımaya başlamış. Ne kadar uğraşsa da sesi çıkmamış! En güzel şarkıyı söylemiş söylemesine ama bunun bedeli ertesi gün hiç şarkı söyleyememek olmuş!
2. Dilek: En Hızlı Uçan Kuş Olmak

Çıtırtı sesini kaybetmesine üzülse de vazgeçmemiş. “Tamam, başka bir şey dilerim!” demiş. Bu kez, “Ormandaki en hızlı kuş olmak istiyorum!” diye dilek tutmuş.
Ağaç yine ışıldamış. Çıtırtı kanatlarını açtığında bir anda yıldırım gibi uçmaya başlamış! “Vuuşşş!” Ormanın bir ucundan diğerine saniyeler içinde gitmiş. Ama sonra fark etmiş ki artık kanatları çok yoruluyor ve eskisi kadar uzun süre uçamıyormuş!
3. Dilek: En Lezzetli Meyveleri Bulmak
Çıtırtı bu sefer daha farklı bir dilek dilemiş: “Ormandaki en tatlı ve en güzel meyveleri bulmak istiyorum!” demiş.
Ağaç tekrar parlamış ve hemen Çıtırtı’nın önünde rengârenk, muhteşem kokulu meyveler belirivermiş. Çıtırtı hemen birkaç tanesini yemiş ve lezzetine hayran kalmış. Ama ertesi gün diğer yiyecekler ona tatsız gelmeye başlamış! Ne kadar böcek yakalasa da, ne kadar tohum toplasa da hiçbiri ona lezzetli gelmiyormuş.
Gerçek Mutluluk

Çıtırtı üzgün bir şekilde Bilge Meşe’ye geri dönmüş.
“Bilge Meşe, ben her şeyi istedim ama hepsi bir bedelle geldi! Artık ne güzel şarkılar söyleyebiliyorum, ne özgürce uçabiliyorum, ne de yemeklerden eskisi kadar tat alıyorum. Ne yapmalıyım?” demiş.
Bilge Meşe dallarını rüzgârda hışırdatarak gülümsemiş.
“Küçük dostum gördün mü? Hayatta her şeyin bir bedeli vardır. Ama gerçek mutluluk her şeyi istemekte değil, elindekilerin kıymetini bilmekte saklıdır.“ diye cevap vermiş.
Çıtırtı derin bir nefes almış. “Demek ki zaten sahip olduğum şeyler benim için en değerli olanlarmış.” demiş.
O günden sonra Çıtırtı şarkı söylemek için en güzel sesi aramaktansa kendi sesiyle mutlu olmayı öğrenmiş. Uçarken hızdan çok manzaranın tadını çıkarmış. Ve her yediği yemeğin tadını alabildiği için şükretmiş.
Ve bir daha Altın Tohum’un yanına gitmemiş. Çünkü artık anlamış ki en büyük hazine, zaten sahip olduğumuz şeyleri fark edebilmekmiş. 🌿🐦✨
Öneri: Bu masala benzer masal okumak için Çocuk Masalları ve Uzun Masallar sayfalarımızı inceleyebilirsiniz.